Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8324 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5964 - Esas Yıl 2007





Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.02.2006 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.03.2007 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Durdu vekili ve Kadastro Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. Davacılar, Kadastro Müdürlüğümün 26.01.2006 tarihli işlemi ile 19 parsel sayıl" taşınmazda yüzölçümü miktarının düzeltildiğini, bu düzeltme işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek Kadastro Müdürlüğü'nü de hasım göstermek suretiyle işlemin iptalini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalılardan Kadastro Müdürlüğü ile Durdu tarafından temyiz edilmiştir. 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesi, "Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğü'nce re'sen düzeltilir." şeklinde iken, 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasa'nın 9. maddesi ile, "Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğü'nce re'sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir. Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re'sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir." şeklinde değiştirilmiş, böylece, açıklanan teknik hataların düzeltilmesinde vasıf ve mülkiyet değişikliğini engelleyen ifadeler madde metninden çıkartılmıştır. Ancak, buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerlerinin zemine uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemler bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir. Kadastro Müdürlüğü'nün re'sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerinin ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişileri hasım göstererek işlemin iptalini isteyebilir. Düzeltme işleminin Kadastro Müdürlüğü'nce re'sen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir. Yukarıdan beri yapılan açıklamalardan sonra, Kadastro Müdürlüğü'nün 26.01.2006 tarihli iptali istenen işlemin incelendiğinde, müdürlüğün işlemi davalılardan Durdu'nun başvurusu üzerine yaptığı anlaşılmaktadır. İşlem ile kadastro tespiti sırasında sınırlandırma hatası yapıldığı gerekçe gösterilmiştir. Bu nedenle sınırlandırma hatasından ne anlaşılmak gerektiğine kısaca değinilmelidir. Sınırlandırma; Kadastro çalışmaları sırasında, muhtar, bilirkişi ve ilgililerin beyanı ile taşınmazın zeminde belirlenen sınırlarıdır. Kadastro sonrası yapılan işlemlerde ise sınırlandırma, aplikasyon değerleri ile belirlenen sınırlardır. Zeminde bu şekilde belirlenmiş sınırların hatalı olarak alınması ise, sınırlandırma hatasına sebep olur. Sınırlandırma hatalarının tespiti ölçü, tersimat ve hesaplama hataları gibi kolay değildir. Bu nedenle de riskli olan bu düzeltmenin kapsamına nelerin gireceği Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sıriırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesinde tek tek sayılmıştır. Buna göre; a) Taşınmaza kadastro sırasında uygulanan kayıt sınırlarının sabit sınır niteliğinde olması ve halen zeminde mevcut olmasına karşın buna aykırı sınırlandırma yapılmış olduğunun, b) Arazide değişmeyen sınır olduğunu gösteren demiryolu, kanalet, yol ve benzeri gibi değişmeyen ve sabit sınır niteliğinde olduğunu kesin olarak gösteren yapı ve tesisler bulunduğu ve bu yapı ve tesisler krokisinde gösterilmiş olduğu halde, ölçü yapılırken bu sınırlara uyulmamış olduğunun, c) Kadastro öncesine ait tapu krokisine aykırı olarak ya da hatalı kroki ve plan esas alınarak, sınırlandırma hatası yapılmış olduğunun, ç) Parsel cephe hattında kırıklar bulunduğu halde düz geçirilmiş ya da düz olduğu halde kırık noktalı geçirilmiş olduğunun, d) Birbirine sınır olması gereken taşınmazlar arasında binmeler ya da boşluklar olduğunun, e) Fotogrametrik haritalara dayalı kadastro çalışmalarında, parsel sınırı teşkil etmeyen çizgiler esas alınarak sınırlandırma yapılmış olduğunun, anlaşılması halinde sınırlandırma hataları düzeltilir. (2) Sınırlandırmadan kaynaklanan bir hata bulunup bulunmadığı; tescilli belgeleri, varsa tespit tarihinden önce üretilmiş hava fotoğrafı, fotogrametrik harita gibi haritalar ile yararlanılabilecek diğer bilgi ve belgeler üzerinde zeminde ve büroda gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmak suretiyle belirlenir. (3) Gerektiğinde kadastrodan sonra sınır değişikliği olup olmadığı hususu, geçerli bir belge, muhtar ve mahalli bilirkişi beyanları ile tespit edilir. (4) Sınırlandırma hatalarına yönelik yapılacak düzeltmelerde, yeni bir parsel oluşturulmaz. (5) Yapılacak inceleme sonucu düzenlenecek rapor doğrultusunda, sınırlandırma hatası tespit edilememesi halinde, düzeltme yapılamayacağına dair talepte bulunan taşınmaz maliklerine bilgi verilir." Eldeki davada iptali istenen işlemin belirtilen Yönetmelik hükümleri gözetilerek yapılıp yapılmadığı dosya içerisindeki kanıtlardan anlaşılamamaktadır. O halde, mahkemece Kadastro Müdürlüğü'nün sınırlandırma hatası yapıldığı gerekçesiyle yaptığı düzeltme işleminin Yönetmelikteki yöntemlere uygunluğu, yerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yapılacak keşifte saptanması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca; Düzeltme işlemi Kadastro Müdürlüğü'nce re'sen yapılmadığı halde Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyetinin bulunmadığı noktasından reddi gerekirken kabulü de doğru değildir. Karar bozulmalıdır. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, 26.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.