Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8208 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7510 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Fethiye 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/09/2013NUMARASI : 2008/39-2013/535Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.01.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, TMK'nın 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davalılar, hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığını, tapulu taşınmazda harici sözleşmeye dayalı olarak tapu iptali ve tescilin mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Birleşen dosya ile de taraf teşkili sağlanmıştır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Diğer temyiz itirazlarına gelince;TMK'nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK'nın 722, 723 ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK'nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.Malzeme sahibinin TMK'nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır; TMK'nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK'nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar, davalıların murisi Durali oğlu H.. B.nin F.. İlçesi G.. Köyü, köyiçi mevkii, ..parsel no'lu taşınmazını davacıların murisi H.. Ç..ile düzenlemiş olduğu 13/06/1991 tarihli harici satış sözleşmesi ile doğusu asfalt, Güneyi F.. K.., Kuzeyi H.. B.., batısı R..K.. olan 500 m2'lik kısmını 10.000,000 TL bedel karşılığında satıp zilyetliğini devrettiğini, alım satım bedelinin de ödendiğini, yine davalıların murisinin 04.04.1999 tarihli senetle doğusu asfalt, batısı R.. K.. kuzeyi H.. B.. güneyi H.. Ç..olan taşınmazdan 250 m2 miktarlı taşınmazı da 400.000.000 TL bedel ile satıp bedelini peşinen aldığını, murisleri H.. Ç..ın 1991 yılından sonra almış olduğu taşınmazın içerisine 120 m2'lik bir bina yaptığını, bu binayı da nizasız ve fasılasız kullandığını, davalıların murisinin taşınmazın köy yerleşim alanı içerisine girmesi ve ifrazının mümkün olması durumunda taşınmazın tapusunu devretmeyi taahhüt ettiğini ancak köy yerleşim alanı içerisine girmesine rağmen mirasçıları davalıların taşınmazın tapusunu vermediklerini, yine davalıların davacının kullanmış olduğu hisseye de tecavüz edecek şekilde bina yapmaya başladıklarını, bu nedenle dava konusu yerin 750 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000 YTL tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.Mahkemece, mahallinde keşif yapılmış ve..parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi H.. B..'nin 2850/4250 m2 hissesine tekabül eden kısmından fen bilirkişisi N. T..T..'ın 16/09/2012 raporu ve ekli ifraz planında B harfi ile gösterilen 750,063 m2'lik kısmına ilişkin tapusunun iptali ile bu kısmın taşınmazdan ifraz edilerek Fethiye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/01/2008 tarihli ve 2008/40 Esas, 2008/9 Karar sayılı ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ancak fen bilirkişi raporunda dava konusu olmayan (A) ve (C) ile gösterilen kısımların son hukuki durumunun ne olduğu, malikleri ve payları açıklanmamış ve kararın infazında karışıklık çıkaracak şekilde müphem bırakılmıştır. Bu durumda mahkemece davalıların murisi H..B..'nin payından dava konusu yere isabet eden payın iptali ile davacılar adına tesciline, geri kalan kısımların davalılar üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde m2 olarak davacılar adına tescile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.