MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.05.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, dava konusu 508 ada 6 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.Davalı ... Belediyesi vekili, davanın reddini savunmuştur.Ziraat bilirkişisi, dava konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğunu belirtmiş, fen bilirkişisi ise dava konusu taşınmazın krokisini çizmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın toprak tevzi komisyonunu 901 mera parselinin kadastro tespiti sırasında 4875-4949-2822-5192 nolu mera olarak tespit edildiği ve bu parselinde imar uygulamasa ve parselasyon sonucu 508 ada 6 parselin oluştuğu anlaşılmaktadır. ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/1813 Esas sayılı Hakem dosyasında yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporunda 508 ada 6 nolu parselin toprak tevzi komisyonunun 901 nolu mera parseli içerisinde kaldığı belirtilmiştir. Görülüyor ki dava konusu taşınmaz 901 sayılı mera parselinden gelmektedir. İmar planı içindeki meraların planın onayıyla birlikte hukuki bakımdan mera niteliğini yitireceğinden, bu yerlerden genel hizmete ayrılanların (yol, park, yeşil saha gibi) belediye veya özel idareye bedelsiz terkini gerekir. İmar planında genel hizmetler dışında özel mülkiyete konu olabilecek konut, sanayi ve ticaret alanı olarak belirlenmiş alanlarda kalan meralar bu vasıflarını yitirmeleri halinde Hazine adına tescili gerekir. (.... Dairesinin 1988/328 E, 1989/19 K. sayılı mütalaası) Belediye adına tescili gerekmeyen yerler belediye veya gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş ise “Yolsuz Tescil “ olacağından Hazine her zaman bu iddia ile dava açabilir. Ne var ki, başlangıçtaki tescil işlemi yolsuz tescil olsa da 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi hükmü koşulların oluşması halinde tescilin belediye veya gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına devam etmesi olanağı sağladığından, artık burada 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi şartları üzerinde durulması gerekir. Anılan madde uyarıca işlem yapabilmesi için;a)Mera, 4342 sayılı kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra Belediye ve mücavir alan sınırları içersine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.b)Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içerisinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen "imar planından" maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planıdır. c)Meranın, yerleşim yeri olarak işgal edilmesi, yani bu şekilde kullanılması, yerleşim ve işgal durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce var olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz. Bu maddenin uygulanmasında "yerleşim yeri" kavramı konut, konaklama, turizm, sanayi, askeri ve benzeri amaçlar için kullanılmak üzere planlanarak yapılaşmış veya eskiden beri bu amaçlarla kullanılan şehir, kasaba ve beldelerin üzerinde yapılaşma bulunan yerleşik alanlarını ifade etmektedir.d)Diğer bir koşul da; meranın, mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamaksızın saptanmadan Belediye, diğer kamu kuruluşları ile gerçek kişiler adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti belediye, diğer kamu kuruluşları ve gerçek kişilere bırakılamaz. Bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ileri sürerek Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece şehir plancısı, zirai bilirkişi, harita mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişi de bulundurularak dava konusu 508 ada 6 parsel (imar uygulamasından önceki 901 sayılı parsel sayılı taşınmaz) üzerinde yeniden keşif yapılmalı, imar planı ve uygulama haritaları belediyeden getirtilmeli ayrıca 01.01.2003 tarihinden önce çekilen hava fotoğraflarından da yararlanılarak öncesi mera olan dava konusu taşınmazın mera niteliğini yitirip yitirmediği, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığı ve özellikle yerleşim, işgal ve yapılaşmanın 01.01.2003 tarihinden önce var olup olmadığı incelenmeli, keşfi izlemeye olanak sağlayacak sayıda fotoğraf çekilerek dosyaya konulmalı, yapılan tüm araştırmalar neticesinde geçici 3. maddedeki koşulların oluştuğunun saptanması halinde dava reddedilmeli, aksi takdirde davanın kabulüne karar verilmelidir.Tüm bu yönler bir yana bırakılarak yetersiz araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.