Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8062 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16902 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemece Sıfatıyla)Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.03.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: -K A R A R-Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.Davalı ... vekili, müvekkili ile davalı yüklenici şirket arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu nedenle davacının davalı yüklenici ile aralarında yaptıkları harici satış sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tebligatın tüzel kişilere nasıl yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12 ve 13. maddelerinde açıkça gösterilmiş bulunmaktadır. 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ, tüzel kişilerin yetkili temsilcilerine yapılır. Tüzel kişi namına kendisine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları taktirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Kanunun 35/4. maddesine göre de, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Dava konusu olaya gelince, davalı yüklenici şirket adına çıkarılan dava dilekçesini havi tebligat evrakının, muhatap gösterilen adreste bulunmayıp çarşıya gittiğinden bahisle, mahalle muhtarına imza karşılığında teslim edilerek bu durumu bildirir ihbarnamenin adresteki binanın kapısına yapıştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketin, dava dilekçesindeki ve davalılar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davacı ile davalı şirket arasında yapılan harici satış sözleşmesindeki adresleri aynı olup, davalı şirketin belirtilen bu adresine tebligat çıkarılmadığı gibi, tüzel kişi niteliğini haiz olan davalı şirkete, yukarıda açıklanan kanun hükümlerine aykırı şekilde yapılan tebligatın da usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilerek, öncelikle davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat çıkarmalı, bu adreste bulunmadığının tespit edilmesi halinde davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden kayıtlı adresi sorulmalı ve tebligat bildirilen bu adrese yapılmalıdır. Bu şekilde de davalı şirkete tebliğ yapılamadığı takdirde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre işlem yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.