Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 794 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13667 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2012NUMARASI : 2010/115-2012/607Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.09.2004 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davalının işletmesinden kaynaklanan su sızıntısı nedeniyle komşu taşınmazda bulunan müvekkilinin işletmesinde hasar oluştuğunu, elde etmesi gereken geliri elde edemediğini ileri sürerek taşınmazda meydana gelen hasarın tamiri için gerekli olan 2.500,00 TL ile gelir kaybı olarak 48.000,00 TL olmak üzere toplam 50.500,00 TL' nin davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin işletmesinde gereken tüm önlemlerin alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıya ait işletmede oluşan hasarların davalının işletmesinin pis su tesisatından kaynaklandığı, kazanç kaybının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle 1.880,00 TL nin davalıdan tahsiline, sair taleplerin reddine karar verilmiş, davacı ve davalı vekillerinin temyizi üzerine hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 16.02.2009 günlü ve 2009/7196 E.-2010/678 K. sayılı ilamı ile; davalı tarafın temyiz itirazlarının reddine, davacının temyiz itirazları yönünden ise mahkemece kardan yoksunluk zararının kanıtlanması için davacının tüm delillerinin toplanması, ticari defterleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla net zararının hesaplanması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, yapılan araştırma ve soruşturma ile toplanan delillerin yoksun kalınan kar isteminin reddine karar verilmesinde hüküm kurmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece, 14.11.2011 tarihli uzman bilirkişi kurulu raporuna göre belirlenen 7.197,60 TL kardan yoksun kalma tazminatının tahsiline karar verilmiştir.Hükmü, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.Davacının tazminat isteğinin bulunması halinde mahkemece öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminatın miktarı BK’nun 42. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olaya gelince; davacı taraf, davalının personel lojmanı olarak kullandığı binanın kendi işlettiği pansiyona komşu olduğunu, personel lojmanının atık sularının kendisine ait işletmenin bar kısmına sızdığını, pis su ve kokunun bar ve resepsiyona kadar gelmesi nedeniyle müşterilerine satış yapamadıklarını, bu nedenle bardan gelir elde edemediklerini ileri sürerek hasar bedelinin ve kazanç kaybının tahsilini istemiştir.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, uzman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 16.06.2008 tarihliraporda, davacı tarafın gelir vergisi beyannamesine göre kazanç kaybının bulunmadığı belirtilmiş, bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında alınan 14.11.2011 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise davacı tarafın ticari defterleri incelenerek defter kayıtlarına göre ortalama karlılığın tespiti ile zarar görülen döneme uygulanması sonucu kardan yoksun kalınan zarar tespit edilmiştir. Mahkemece bu rapor benimsenerek kazanç kaybına ilişkin zararının tahsiline karar verilmiş ise de raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeden hüküm kurulduğu görülmüştür.Bu durumda mahkemece, bozma ilamında da belirtildiği üzere davacı tarafın ticari defterleri de incelenerek uzman bilirkişiden yıllar itibariyle davacı tarafın kar-zarar durumunu, hasarın meydana geldiği tarih ile hasarın giderildiği tarih arasındaki dönemde işyerinin çalışabileceği gün, muhtemel müşteri sayısı ile talep edilen hizmet bedelleri ve giderler dikkate alınarak işyerinde elde edilebilecek net gelir saptanmalı, bilirkişiden bu konuları açıklayıcı, muhtemel kardan yoksunluk zararının hesap şeklini gösterir şekilde rapor alınarak iki rapor arasındaki çelişki giderilmeli, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle Borçlar Kanununun 42. maddesi de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.