Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7933 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1217 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 7. Tüketici MahkemesiTARİHİ : 06/03/2012NUMARASI : 2010/515-2012/207Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davalı arsa maliki kooperatif vekili, yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davanın reddini savunmuş, davalı yüklenici ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, sözleşmenin yüklenici olan tarafına edimlerini yerine getirdiğinde üzerine bina yapılacak olan arsadan belli bir payın verilmesini gerektirir. Başka bir anlatımla, bu sözleşmelerdeki eserin bedeli bir miktar para değil, üzerine inşaat yapılacak olan binadaki bağımsız bölüm tapusudur. Yüklenici, arsa sahibinden kazanacağı şahsi hakkını doğrudan ona karşı ileri sürebileceği gibi, Borçlar Kanununun 162. vd. maddelerinden yararlanarak üçüncü bir kişiye de temlik edebilir. Davada 10.06.2009 tarihli fatura ibraz edilmek suretiyle dayanılan sözleşme gerçekte alacağın temliki işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Fakat, temlik işleminin yapıldığı esnada ona vakıf olamayan arsa sahibi, kendisinden ifa istenmesi halinde Borçlar Kanununun 167. maddesinden yararlanarak temlik işlemi yapılmamış olsaydı temlik edene karşı ne tür def’ileri varsa temellük edene karşı da dermeyan edebilir hale gelir. Somut uyuşmazlıktaki bağımsız bölüm malikinin savunması Borçlar Kanununun 167. maddesine dayalıdır. Bir sözleşmenin ifa ile bitmesi demek, sözleşme konusu eserin sözleşmeye fen ve amaca uygun yerine getirilmesi ve ifa olarak sözleşmenin diğer tarafına teslim edilmesi demektir. Bu şekilde yapılmayan her ifa kötü ifadır. Kötü ifanın sonuçlarına ise sözleşmenin yüklenici olan tarafı veya onun temlik ettiği üçüncü kişi (davacı) katlanmalıdır. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olaya gelince; davaya konu bağımsız bölümün bulunduğu inşaatın tamamlandığı, ancak iskan ruhsatının alınmadığı anlaşılmaktadır. Davalılar arasındaki 28.04.2003 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davaya konu bağımsız bölümün yükleniciye düştüğü, arsa sahibi tarafından inşaat seviyesine göre kademeli ferağın kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, davacıya genel iskan ruhsatı almak üzere yetki ve uygun bir süre verilmeli ya da yapıya genel iskan ruhsatı verilmesinin engeli olup olmadığı yetkili merci olan belediyedeki işlem dosyasından da yararlanılarak mahallinde keşif yapılarak bilirkişiye incelettirilmeli, bir engel bulunmadığı sonucuna varılırsa genel iskan giderlerinin ne olduğu yetkili merciiden sorulmalı, bu bedel arsa sahiplerine ödenmek üzere davacıya depo ettirilmeli, depo ettiği takdirde davanın kabulüne, aksi takdirde şimdi olduğu gibi davanın reddine karar verilmelidir.Mahkemece değinilen bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.