MAHKEMESİ : Bursa 7. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/05/2013NUMARASI : 2012/86-2013/242Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmaz ise taşınmazın rayiç bedelinin tahsili, birleştirilen dava ile ecrimisilin tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, taşınmazın rayiç bedelinin tahsili isteminin kısmen kabulüne dair verilen 02.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı , inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminatın tahsili ve birleştirilen davada ecrimisilin tahsilini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, .. parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin davalılardan tahsiline birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili davalılar vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre; davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2- Davacı tarafın .. parsel sayılı taşınmaz hakkında ikinci kademedeki tazminat istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı”niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;Somut uyuşmazlıkta, karşı davacı inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa ikinci kademede tazminat talep etmiştir. Karşı davacı ile davalı arasında inanç sözleşmesini kanıtlayan yazılı bir belge veya yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeye dayanmamıştır. Ancak, karşı davacı gerek dava dilekçesinde ve gerekse delil dilekçelerinde “vs. delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından karşı davacıya bu hakkı hatırlatılmalı, kullanılması halinde HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde öngörülen yöntem izlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacı tarafa iadesine 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.