MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08.05.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 16.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.10.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av.... geldi, başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDavacılar vekili, 08.05.2014 tarihli dilekçesi ile murisi babaları ...'ın 11.08.2013 tarihinde vefatı üzerine eşi dava dışı Hamide ile davacı çocuklarının kalmış olduklarını, davalı şirketin bir dönem denetim kurulu üyeliği yaparak şirketi zarara uğrattığı nedeni ile İstanbul 7. Ticaret 2005/397-2013/161 sayılı ilamına konu murisin 1.000.000 TL borçtan sorumlu olduğu, 2013/20292 sayılı icra dosyasında takip yapıldığını ileri sürülerek mirasın hükmen reddini istemiştir.Davalı şirket vekili 2005/397-2013/161 sayılı dosyanın henüz Yargıtayda olup kesinleşmediği bu nedenle dava açmakta hukuki yararları bulunmadığı, ayrıca davacıların TMK 610. maddesi gereğince mirası sahiplenme işlemlerinin araştırılmasını, beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 2005/397-2013/161 sayılı dosyanın Yargıtayda olup henüz kesinleşmediği, 2013/20192 sayılı icra dosyasında icra talebinin derdest olduğu, ayrıca tapunun cevabi yazısına göre murisin eşi ...ın muris adına kayıtlı taşınmazları 10.09.2013 tarihinde mirasçılar adına tescil işlemi yaptığı, bu nedenle davacıların mirası TMK 610/2 maddesine göre sahiplendiği nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, terekenin borca batık olduğu hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nın 605/2 maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır.Murisin ölüm tarihinde, mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava, alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Mirasın hükmen reddinde terekenin borca batık olduğunun tespiti gerekir. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla terekenin borca batık olduğunu gösterir. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle murisin tüm malvarlığı aktifini tüm borçları ise pasifini oluşturur. Bu amaçla murise ait tüm malvarlığının eksiksiz olarak araştırılması, borçlarının eksiksiz tespiti ve sonucunda terekenin borca batık olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bu davada yetkili mahkeme, alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2 bendi gereğince vekaletnamenin, vekilin mirasın reddi yetkisini içermesi zorunludur.Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak dosya içerisinde getirtilen murise ait tapuda kayıtlı taşınmazların değeri uzman bilirkişi marifetiyle hesaplatılarak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.Somut olaya gelince; davacılardan ...'ın % 66 oranında engelli olduğu,...Devlet Hastanesi'nin 17.05.2011 tarihli raporuyla belli olduğundan, ...'ın kısıtlanmış olup olmadığının araştırılarak, kısıtlanmamış ise kendisine vasi tayini gerekip gerekmediğinin tespit edilerek, ...'ın dava açma ehliyetinin araştırılması gerekir.Tapu sicilinde kayıtlı malikin ölümü halinde, miras hakkının mahkemeden alınmış veraset senedinde belirtilen mirasçılar adına Medeni Kanunun hükümlerine göre tescili işlemine mirasın intikali denir. Bunun için tüm mirasçıların istemine gerek olmayıp, bir tek mirasçı da iştirak halinde intikal işlemini yaptırabilir. Mirasçılardan dava dışı... tarafından tapuda 10.09.2013 tarihli, 3697 yevmiye numaralı işlem ile intikal yaptırılmış ise de davacıların katılımı olmadan tek başına intikal yapılmış olmasının terekeyi sahiplenme anlamına gelmeyeceği, eylemli olarak taşınmazı tasarruf edip etmedikleri ve terekeyi sahiplenip sahiplenmedikleri araştırılarak, varılacak sonuca göre, yukarıda açıklanan ilkelere uygun olarak yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmelidir.Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.