MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.05.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davalı ..., dava konusu taşınmazdaki ortaklığın öncelikle aynen taksim, mümkün olmadığı taktirde satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir. Davalı ..., aynen taksim istemediğini belirterek ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 396 parsel sayılı taşınmazın harita bilirkişisi raporunda belirtildiği üzere A, B, C şeklinde 3 kısma ifraz edilerek aynen taksimine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.Taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğundan söz edilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması, taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğrayıp uğramayacağının değerlendirilmesi gerekir. Aynen bölünerek paylaştırmanın mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.Ayrıca, aynen paylaştırma halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise belediye encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden; belediye dışında ise il özel idaresinden İmar Kanunu ve Yönetmeliğine göre taksimin mümkün olup olmadığı sorulmalıdır. Onay makamınca aynen taksimin mümkün olduğunun belirtilmesi halinde, taşınmazın aynen taksimine karar verilebilir. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Somut olaya gelince; hükme esas alınan 05.12.2014 tarihli harita bilirkişisi raporunda, dava konusu taşınmazın A=2259,44 m2, B=650,42 m2 ve C=1.607,53 m2 olmak üzere üç kısma ifraz edilebileceği bildirilmiş, ancak raporda A, B ve C harfleriyle gösterilen bu kısımların hangi tarafça kullanılacağı hususunda anlaşma olup olmadığı taraflardan sorulmamıştır.Bu durumda mahkemece, harita mühendisi bilirkişisinin raporunda gösterdiği bölümlerin kimin tarafından kullanılacağının taraflardan sorulması, bu konuda tarafların anlaşması halinde kararda, her bir paydaşa isabet eden kesimin krokiye de atıf yapılmak suretiyle açık bir şekilde gösterilmesi, tarafların anlaşamamaları halinde hakim huzurunda kura çekilerek her bir paydaşın adına tescil edilecek bölüm tespit edilerek bölüştürülen kısımların taraflar adına tescil edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.