Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.09.2005 gününde verilen dilekçe İle şerhin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.02.2006 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı belediye vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:Dava, tapu kütüğüne yasaya aykırı olarak işlenen tedbir şerhinin kaldırılması istemi ile açılmıştır.Mahkemece, istek hüküm altına alınmış, kararı davalı Y…… Belediye Başkanlığı vekili temyize getirmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 1009, 1010 ve 1011. maddelerinde tapu kütüğüne şerh verilecek haklara ilişkin düzenlemeler yapılmış, ancak bazı özel kanunlarda da aynı konuda hükümler getirilmiştir. Şerhler genellikle kütüğe kişisel hakların kuvvetlendirilmesi, malikin temlik hakkının kısıtlanması, temlik hakkının yasaklanması veya geçici şerhin tapu kütüğüne yazılması şeklinde işlem görür. Somut olayda; davalı Belediye Başkanlığınca Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesi üzerine konulan şerhin amacı kayıt maliki olan davacının temlik hakkını yasaklamaktır. Eğer bir şerhin tapu kütüğüne işlenmesi hakkında yasa hak sahibine doğrudan işlem yapma yetkisi tanımamışsa, şerhin yapılabilmesi için taraflar arasında ayrıca bir şerh anlaşmasının varlığı gerekir. Yoksa taraflardan birinin talebi üzerine, özellikle Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde malike tanınan yetkileri kısıtlayıcı sonuç doğuracak biçimde tapu kütüğüne şerh düşülemez.Dava konusu olayda tedbir şerhi davalı idarenin tek yanlı istemi ile yasaya aykırı biçimde kütüğe işlendiğinden, şerhin mahkemece kaldırılmasında yasaya aykırı bir yön yoktur.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı Belediye'nin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün (ONANMASINA), 28.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.