Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7544 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1784 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVALILAR : ... v.d.Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.10.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasçılıktan çıkarmaya (ıskata) ilişkin vasiyetnamenin iptali istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, vasiyet yoluyla mirastan ıskat senedinin iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın Dairemizce "mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebeplerinin varlığının davalılar (ıskattan yararlananlar) tarafından kanıtlanamadığı; bu durumda mahkemece, TMK'nın 512/3. maddesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun, davacı mirasçının saklı payları dışında (miras bırakanın tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceği, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği düşünülmeden vasiyetnamenin tümden iptaline karar verilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir".Somut olayda; mahkemece davanın kısmen kabulü ile "dava konusu vasiyet yoluyla mirastan ıskat senedinin iptaline ilişkin davacı talebinin reddine" şeklinde karar verildikten sonra hükmün devamında "dava konusu vasiyet yoluyla mirastan ıskat senedinin davacının saklı payı oranında iptaline" hükmedilmiş olup; birbiriyle çelişkili ve infaza elverişli olmayacak biçimde hüküm kurulması doğru değildir....Öte yandan; mirastan çıkarma sebeplerinin ve şartlarının bulunmadığının tespiti, başka bir ifadeyle ıskat sebebinin kanıtlanamaması halinde, tasarrufun mirasçının saklı payı dışında yerine getirileceği, bu nedenle de, böyle bir durumda davanın tenkis davası olarak görülüp, tenkis hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Öyleyse, somut olayda da; mirasbırakanın vasiyetname yoluyla mirastan ıskat senedinde gösterdiği mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebebinin, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, davalı tarafça kanıtlanamadığı, bu durumda, davacının saklı payını isteyebileceği yönündeki mahkemece uyulan bozma ilamına rağmen yazılı şekilde infazı kabil olmayan hüküm tesis edilmesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca; mahkemece, davaya tenkis davası olarak devam edilmesi, tenkis hükümleri uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.