Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7421 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 6219 - Esas Yıl 2004





Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.1984 gününde verilen dilekçe ile ve müdahil A... Köyü tarafından verilen 17.09.2003 tarihli dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne müdahilin isteminin reddine dair verilen 26.05.2004 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ve müdahil vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:1- Yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçelere yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun bulunduğundan müdahil A... Köyü Tüzel Kişiliğinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.2- Davalı B... Köyü Tüzel Kişiliğinin temyiz itirazlarına gelince;Bilirkişi Tamer tarafından düzenlenen 04.08.2003 günlü krokide kırmızı çizgi ile çevrelenen sahanın davacı K..... Köyünün dayandığı İ054 tarihli "ferman" kapsamında kaldığı bu yer içerisindeki yeşille çevrelenen bölümün de davalı B... Köyünün dayanağı.olan 1278 tarihli "seri ilamı" kapsadığı sabittir. Ramazan 1278 tarihli seri ilam ile dava konusu edilen alanın kadimden beri Başvortink (B...)Köyü ahalilerinin mahsus ve müstakil kışlak.ve koru ve meraları olduğu eskiden beri odundan, otundan ve suyundan yararlandıkları saptanmıştır. Hatta, yine bu ilamda seri belirlemeden sonra söz alan davacı K.....(Konsarlı) Köyü muhtarının bir bölüm yeri komşuluk hukukuna dayanarak kendilerine hibe edilmesini istediği de görülmektedir. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse, dava konusu yer için davalı B... Köyü yararına 1278 tarihli seri ilam (mahkeme kararının) bulunduğu gerçektir.Hukuki istikrar, toplumun huzur ve güveni için zorunludur. Bu nedenledir ki, bir ilamla haklılığı saptanan gerçek yine aynı taraflar arasındaki daha sonraki bir ilamla yok sayılamaz. Bu olgu yürürlükteki mevzuatımızda, HUMK.nun 237. maddesinde "Kaziyei Muhakeme=Kesin hüküm" olarak ifadesini bulmuş, kesin hüküm olumsuz dava şartları arasında sayılmıştır. Kesin hükme konu taşınmaz yönünden taraflar arasında çıkan sonraki günlü uyuşmazlıklarda kesin hükme değer verilmesi kamu düzeni gereğidir.Mecellenin 80. maddesiyle ilgili olarak yapılan bir açıklamada da; (Dr.A. Refik Gür-Hukuk Tarihi ve Tekeffürü Bakımından Mecelle, İstanbul 1977 sayfa 165) ilama verilen değer anlatılmakta "bir hükmün dayandığı delile tamamen zıt bir delil sonradan ortaya çıkmış bulunsa bile -somut olayda, ferman- evvelki hüküm kuvvet ve itibarını kaybetmez. Bu da tabiidir. Hukuki durumlarda her şeyden önce istikrar lazımdır." denilmektedir. Görülüyor ki, gerek bugünkü mevzuatımızda gerekse eski hukukta bir hak kesin hükme bağlanmışsa o hakka üstünlük tanımak -istisnaları dışında- o hakkı teslim etmek asıldır. Hal böyle olunca, mahkemece; davalının dayandığı seri ilam kapsamındaki yerle ilgili davacı köyün davasının reddi yerine fermana değer verilerek yazılı biçimde karar kurulması doğru olmadığından hüküm bozulmalıdır.Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle; müdahil A... Köyü Tüzel Kişiliğinin tüm temyiz itirazlarının reddine,Hükmün 2. bent uyarınca davalı köy yararına (BOZULMASINA), peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.