MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2007/508-2013/218Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.11.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde istirdat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, davalılardan A.. G.. adına kayıtlı ..parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin iptali ile davacı adına tescili, ikinci kademedeki istem davalılardan E.. Ş..'a ödendiği iddia edilen 50.000,00 İngiliz sterlininin istirdadı talebine ilişkindir. Davalılar ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2006 tarihli 2004/344 Esas - 2006/16 Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair verilen hükmün kesinleştiği gerekçe gösterilerek davalı A.. G.. bakımından kesin hüküm nedeniyle, davalı E.. Ş.. bakımından ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır. Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir.Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.Somut uyuşmazlıkta davacı davasını Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/344 Esas - 2006/16 Karar sayılı kararından sonra tanzim edilen 10.10.2006 tarihli Sulhname ve Taahhütname başlıklı belgeye dayandırmakta ve bu belge çerçevesinde 1/2 oranında tapunun iptali ile adına tescilini istemektedir. Ayrıca davalı E.. Ş.. bakımından da istirdat talebinde bulunmaktadır. Halbuki Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2006 tarihinde 2004/344 Esas 2006/16 Karar sayılı kesinleşmiş hükmü ile son bulan dava, görülmekte olan davaya dayanak teşkil eden 10.10.2006 tarihli Sulhname ve Taahhütname başlıklı belgenin tanziminden önceki tarihte ve inanç ilişkisine dayalı olarak açılmış olup davada davalı A.. G.. adına olan tapudaki payın tamamı talep edilmektedir. Ayrıca o davada görülmekte olan davanın davalısı E.. Ş.. taraf değildir. O halde her iki davanın tarafları ve dava sebepleri aynı olmadığı gibi hüküm fıkralarıyla talep sonuçları da aynı değildir. Bu itibarla davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru değildir. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.