Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7338 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2950 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bozüyük Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/12/2013NUMARASI : 2010/272-2013/722Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 31.05.2010 gününde verilen dilekçe ile suya ve arka müdahalenin önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Davacılar vekili, Karasu deresinden Kapanalan ve Kuyupınar köylerine kadim su hakkının ulaşımı için ayrılan kadim arka davalı tarafından müdahale edildiği iddia olunarak elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalı vekili, müvekkilinin Bilecik İl Özel idaresi ile yaptığı kira sözleşmesine dayanarak suyu kullandığını, davacılar tarafından ileri sürülen protokolün tarafı olmayan müvekkili şirketi bağlamayacağını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının Karasu Deresi üzerindeki haksız elatmasının önlenmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Davaya konu suyun niteliği itibariyle genel sulardan olduğu açıktır. Genel sulardan ise; kadim ve öncelik hakları nazara alınmak koşuluyla herkes faydalı ihtiyacı arasında yararlanma hakkına sahiptir. Kadim hak ise; öncesi ve başka türlü kullanıldığı bilinmeyen bir haktır. Uygulamada kadim hak, tanık ve mahalli bilirkişi beyanı ile ispat edilebilir. Somut olaya gelince, dinlenilen tanık beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre suyun Karasu Deresinden ayrılan arka alınarak davacıların da içinde bulunduğu köy halkı tarafından tarlalarında sulama amaçlı kullanıldığı, davacıların kadim sulama hakları olduğu, davalının da zaman zaman bu arka su bırakmak amacıyla kullanılan su borularını kapatarak kanala su bırakmadığı ve suyu balık tesislerine yönlendirdiği anlaşılmaktadır.Bu durumda suların az olduğu dönemde ziraat ve jeoloji bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak dava konusu suyun öteden beri yararlanma şekli ve sudan yararlanmada öncelik hakkı bulunanlar dikkate alınıp, taraflar arasındaki nizayı kesin olarak çözümler nitelikte ortak yararlanmayı ve paylaşımı öngören su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir.Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.