MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2007/113-2013/347Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.03.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ve davacı vekilinin duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili, müvekkillerinin Alibeyköy Muhtarlığı ile 23.04.1963 tarihinde ..ada ..ve .. parsel sayılı taşınmazda yapılacak hamam inşaatı için sözleşme yaptıklarını ve akabinde Alibeyköy muhtarlığının belediye olduğunu Alibeyköy Belediyesi encümeninin 29.02.1970 ve 362 sayılı kararı ile hamamın müvekkillerine ihale edildiği, bedelin ödendiğini ancak bölgenin özel durumu ve imar çalışmaları nedeniyle tapusunun verilemediğini iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş ve yargılama aşamasında ise kademeli olarak TMK 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı Belediye Başkanlığı vekili, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İhbar edilen sıfatıyla yer alan Hazine vekili de, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili ve davalı Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiştir.Alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ila 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar v e bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder. Borçlunun alacağın devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için alacağın devri işleminden sonra borcunu, alacağı devralan kimseye ifa etmesi gerekir. Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa süre verecektir. Somut olayda; dosya kapsamında bulunan dava konusu ..da ..ve ..parsel sayılı taşınmazların belediyeye yapılan tahsisisinin iptal edilerek 01.07.2010 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Maliye Hazinesi açılan davada ihbar edilen sıfatıyla bulunmakta olup davanın tarafı değildir. Bu durumda dava konusu taşınmaz yargılama sırasında dava dışı üçüncü kişiye devredilmiş olduğundan davacılara HMK’nın 125. maddesindeki seçimlik haklarını kullanmak üzere süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.