Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7317 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2570 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Amasya 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/10/2013NUMARASI : 2010/61-2013/440Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.02.2010 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. Ü.. K.. ile karşı taraf davalı asil ve Av. A.. Y.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDava, inanç sözleşmesine (tarihsiz taahhütnameye) dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, taahhütnamenin tarihsiz olduğu, bu tür belgelerin taşınmazın devir tarihinden önce veya en geç devir tarihinde düzenlenmesi gerektiği, taahhütnamenin ne zaman düzenlendiğinin anlaşılamadığından delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.İnanç sözleşmesine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Davacının dayandığı tarihsiz taahhütname başlıklı belgenin dava konusu taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı payların tescil edildiği tarihlerden önce veya sonra düzenlenmesinin bir önemi olmadığı gibi bu belgenin tarihsiz olmasının da bir önemi yoktur. Çünkü, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında böyle bir kısıtlama bulunmamaktadır. Bu husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.07.2010 günlü ve 2010/14-394 Esas, 2010/395 Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının yorum yolu ile genişletilerek bir taraf aleyhine durum yaratılması İçtihadı Birleştirme Kararı ile amaçlanan sonuca uygun değildir. Bu durumda mahkemece söz konusu yazılı belge de değerlendirilerek işin esası hakkında Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.