Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6880 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5842 - Esas Yıl 2010
Davacı-K.Davalı vekili tarafından, davalılar-k.davacılar aleyhine 11.01.1999 gününde verilen dilekçe ile alacak, 11.01.1999 tarihli karşı dava ile de tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve karşı davanın kabulüne dair verilen 14.01.2009 günlü hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 22.06.1999 gün ve 9062291 sayılı tebligatnamesi ile HUMK.'nun 427/6 maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, Bursa, Osmangazi, Yunuseli Köyü'nde bulunan 866 parsel sayılı taşınmazı 12.07.1997 günlü taahhütname ile davalılara sattığını, davalıların satış bedelini ödenmediğini ileri sürerek, 210YTL'nin davalıdan alınmasını istemiştir. Karşı davada ile de davacılar, dayanılan harici satış senedi uyarınca 866 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin devri gerektiği halde, tapu kaydının devredilmediğini ileri sürerek payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, tarafların davaları karşılıklı kabulü nedeniyle davaların kabulüne karar verilmiştir. Tapu kaydından, Bursa ili, Osmangazi ilçesinde bulunduğu anlaşılan taşınmaz mülkiyetinin aktarımı için Akçakale Mahkemelerinde dava açılmış ve istek hüküm altına alınmıştır. Taşınmaz mülkiyetinin intikalini sağlamak amacıyla açılan davanın HUMK'nun 13. maddesindeki kesin yetki hükmü gözetilerek "taşınmazın bulunduğu yer" mahkemesinde açılması kuralı kamu düzenine ilişkin ve kesindir. Bu konuda HUMK'nun 22. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi yapılamaz. Şayet dava, yetkisi olmayan bir mahkemede açılmışsa, işin esası incelenmeksizin "yetkisizlik kararı" verilmesi gerekir. Diğer yandan, hakimin re'sen Türk Kanunları gereğince hüküm vermesi zorunludur. Tarafların kamu düzeni ile ilgili hükümlerine aykırılık oluşturan kabul beyanları da hukuki sonuç doğurmaz. Bütün bunlara göre mahkemenin yetkisiz olduğu gözetilerek dava dilekçesinin reddi yönünden davanın reddine karar vermesi gerekirken, çekişmenin esası hakkında hüküm kurması doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 426/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin yukarıda açıklanan nedenle kabulüne, hükmün sonuca etkili olunmamak üzere BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere karar bir örnek ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 11.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.