MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/10/2014NUMARASI : 2013/420-2014/383Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.08.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. E.. Ü.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. B... Ş... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkindir.Davacı vekili, peyzaj mimarlığının her dalında hizmet veren müvekkil şirketinin yaklaşık 4,5 yıldır kiracı sıfatı ile kullanmakta olduğu 15 parsel sayılı taşınmazda fidanlığının bulunduğunu, kiracı olarak işlettiği bu fidanlığın 23.10.2012 tarihinde aşırı yağış ve su baskını neticesinde büyük oranda zarara uğradığını, davalıların maliki olduğu arsa ile müvekkilinin kiracı sıfatı ile bulunduğu arsanın birbirlerine komşu olduğunu, davalıların arsasına "inşaat atıkları döküm sahası" yaparak taşınmazlar arasında büyük bir kot farkı oluşturulduğunu, dere ağzının kapatıldığını, bu durumun 23.10.2012 tarihindeki aşırı yağışta yağmur sularının fidanlığın yanında bulunan dere yatağına dolmasına, dere yatağının taşarak fidanlığı su basmasına neden olduğunu, müvekkili şirketin 23.10.2012 tarihinden bu güne kadar fidanlığın tadilat, tamirat, eski hale getirme çalışmaları için harcanan toplam 350.318,37 TL'nin hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalılar vekili, müvekkillerine ait 220 ve 221 parsel sayılı taşınmazların içinde kadastro paftasına göre dere, doğal ark bulunmadığını, derenin arazi içinden değil yanından geçtiğini, bu parseller üzerinde Toprak Koruma Projesine göre yetkili kişilerin denetimi altında hukuka uygun olarak ıslah yapıldığını, tesviyenin temiz hafriyat toprağı ile yapıldığını, parselin inşaat atığı ve döküm yeri olarak kullanılmadığını, davacının 15 parsel sayılı taşınmazı kullanırken dereyi doldurarak derenin içerisine girdiğini bu nedenle taşkından etkilenmemesinin kaçınılmaz olduğunu, istenilen tazminat miktarının yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, 350.318,37 TL tazminatın 23.10.2012 hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.Mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Davalıların Toprak Koruma Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olmayan şekilde yapılan hafriyat toprağı döküm işlemi sonucunda kot farkının oluşması ve dere yatağının ağzının kapatılması gerekçesiyle kusursuz sorumluluktan hareket edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine göre "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir" hükmü düzenlenmiştir.Bu durumda mahkemece, a)Öncelikle, davacı tarafın da dere yatağına dolgu yaparak zararın meydana gelmesine sebep olduğu savunulmuş, harita mühendisi bilirkişinin 24.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda da 15 parsel sayılı taşınmaz tarafından kullanılan 1058 m2'lik kısmın dere yatağının doldurulması ile oluştuğu belirlenmiş olduğundan meydana gelen zararda davacı tarafın da kusurunun olup olmadığının belirlenmesi açısından jeoloji, hidroloji, inşaat mühendisliği alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan ek rapor alınması gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle taşkına neden olan olayların, tarafların eylemlerinin ve kusurlarının kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir.b)Bilirkişi kurulundan tarafların kusur durumu ile ilgili rapor alındıktan sonra, hesap uzmanı, muhasebeci, peyzaj alanında uzman ziraat mühendisi gibi bilirkişilerden yeni bir kurul oluşturularak davacı şirketin ticari defterleri de incelenerek ayrıca tazminat hesabına esas alınan belge ve faturalardaki zararın ne ölçüde gerçekleştiği de araştırılmak suretiyle belirlenen zarardan kusur durumu ile ilgili yukarıda belirtilen şekilde yapılacak inceleme doğrultusunda ve davacıya sigorta tarafından yapılan ödemeler var ise bu ödemeler de mahsup edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.