MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/12/2013NUMARASI : 2010/190-2013/779Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 27.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı Hazine, Kırşehir Belediyesinin A.., A..E..ve M.. m... mera olarak tahsis edilen 295 ada 43 parsel sayılı taşınmazın meralık vasfı bozulduğu gerekçesiyle kadastro çalışmalarında tarla vasfıyla Belediye adına tescil edildiğini ve daha sonra ifraz olarak 295 ada 197 ve 198 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığını ve bu parsellerin imar görerek 2125 ada 1, 2127 ada 1, 2128 ada 1 ve 2130 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara gittiğini, dava konusu taşınmazların tamamının meradan geldiğini ve Mera Kanunun Geçici 3. maddesindeki şartlar oluşmadığından Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı vekili, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12. maddesi gereğince hakdüşürücü sürenin dolduğunu, açılan davanın yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşturMahkemece, dava konusu 2128 ada 1 parselin ifrazıyla oluşan 2128 ada 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10 nolu, 2125 ada 1 nolu, 2127 ada 1 nolu, 2130 ada 1 nolu parsel sayılı taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planı içerisinde kaldıkları ancak üzerlerinde yapılaşma olmadığı ve mera vasfında oldukları anlaşıldığından davanın kabulü ile Hazine adına tapuya tesciline, dava konusu 2128 ada 1 parselin ifrazıyla oluşan 2128 ada 5 parsel sayılı taşınmazın D... E... adına kayıtlı bulunduğu ve davalı kurumun taraf sıfatının bulunmadığından bu taşınmaz bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir..Hükmü davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.1-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir. Anılan maddeye göre, 1-Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.Somut olayda; dava konusu 2128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazıyla oluşan 2128 ada 5 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi olan 25.05.2010 tarihi itibariyle davalı Kırşehir Belediyesi adına kayıtlı iken önce yapılan devirlen nedeniyle en son 23.01.2012 tarihinde D...E...'a satışının yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 125. maddesi gereğince davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.2-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.Dosya içinde bulunan tapu kaydı ve dosya kapsamı ile dava konusu 2125 ada 1, 2127 ada 1, 2128 ada1, 2129 ada 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazların 18.06.1987 tarihinde imar nedeniyle Kırşehir Belediyesi adına ham toprak vasfıyla tescil edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların 295 ada 43 parsel sayılı mera parselinin Kırşehir Belediye Meclisinin 10.03.1987 tarihli ve 259 sayılı kararı ile ifraz edilerek bir kısmının tarla vasfıyla belediye adına tescil edilmesiyle oluşan 295 ada 197 ve 198 parsel sayılı taşınmazların 18.06.1987 tarihinde imar görmesi ile oluşan taşınmazlar olduğu belirtilmiştir. Dava konusu taşınmazların evveliyatının mera parselinden geldiği açıktır.4342 sayılı Mera Kanununda, hayvan otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri kullanılan taşınmazlar (m. 3/a) mera olarak tanımlanmış ve kullanım hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olan meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu belirtilmiştir. (m. 4/1) Ayrıca meraların özel mülkiyete geçirilemeyeceği de yasada düzenlenmiştir. (m. 4/3) 3194 Sayılı Yasanın 11. maddesi yine anılan Yasa ile değiştirilmiş, imar planı sınırları içindeki kadastrol yollar ile meydanların, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanım amacına konu olacağı belirtilmiştir. (m. 35.) Böylece mera sözcüğü 3194 Sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamından çıkarılmış ve meraların belediyeler tarafından imar planı kapsamına alınarak bu vasfını yitirmesinin önüne geçilmiştir. Mera Kanunun yürürlüğe girdiği 28.02.1998 tarihinden önceki uygulamada da, 3194 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca imar planı kapsamına alınan meraların Danıştay 1. Dairesinin 10.02.1989 tarih 1988/326-1989/19 E-K sayılı kararı uyarınca “...imar planı sınırları içindeki meraların, planın onayı ile birlikte hukuki bakımdan meralık niteliğini yitireceği, bu yerlerden genel hizmetlere ayrılanların belediye veya özel idareye bedelsiz terkinin gerekeceği, genel hizmetler dışında özel mülkiyete konu olabilecek bir amaca ayrılan yerlerin onaylanmış imar planıyla getirilen kullanım amacına konu ve tabi olacakları, ancak bu durumun meralardan elde edilen yerlerin belediyeler adına tescilini gerektirmeyeceği” öngörülmüştür. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü de Danıştay kararı doğrultusunda çıkarttığı 01.05.1989 tarihli ve 1498 sayılı Genelgesinde “...imar planında meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu, terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerler dışında kalan ve konut, sanayi ve ticaret alanı gibi özel mülkiyete konu olan kısımların arsa vasfıyla artık belediyeler adına değil, Maliye Hazinesi adına tescil edileceği” şeklinde düzenleme getirmiştir.Görüldüğü üzere, imar planı içindeki meraların planın onayı ile birlikte hukuki bakımdan mera vasfını yitireceğinden, imar planında genel hizmetlere ayrılanların (yol, park, yeşil saha, meydan, otopark, terminal gibi) belediye veya özel idareye bedelsiz terkini gerekeceğinden tapunun beyanlar hanesine ancak imar planında yazılı genel hizmet amacıyla kullanılabileceğine dair şerh verilerek belediye adına, bunun dışındaki özel mülkiyete konu olabilecek konut, sanayi ve ticaret alanında kalanların ise Hazine adına tescil edilmesi gerekir.Somut olaya gelince;Belediye adına tescili gerekmeyen yerler belediye adına veya üçüncü kişiler adına tescil edilmiş ise “Yolsuz tescil” olacağından Hazine her zaman bu iddia ile dava açabilir. Ne var ki başlangıçtaki tescil işlemi yolsuz tescil olsa da 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi hükmü bu tür tescil işlemlerinin davalı belediye adına devam etmesi olanağı sağladığından, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi şartları üzerinde durulması gerekir. Mahkemece 4342 sayılı Mera Kanunun Geçici 3. maddesince yapılan değerlendirmede bir isabetsizlik yoktur. Ancak dava konusu taşınmazların 4342 sayılı Mera Kanunun yürürlüğe girdiği28.02.1998 tarihinden önce kesinleşen imar planında kaldığı anlaşılmaktadır. K.. B.. İmar Müdürlüğünün 23.08.2010 tarihli yazı cevabında 2125 ada 1, 2130 ada 1 parsel sayılı taşınmazların imar planında konut alanında kaldığı, 2128 ada 1 ve 2127 ada 1 parsel sayılı taşınmazların imar planında park alanında kaldığı belirtilmiştir. Bu durumda 2127 ada 1 ve ve yukarıda 1. numaralı bentteki bozma nedenimiz dikkate alınarak 2128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 5 parsel dışındaki taşınmazların imar planında halen park alanında kalıp kalmadıkları belediyeden sorularak park alanında kalıyorlar ise davanın reddine, imar planında vasıfları değişmiş ve konut, sanayi ve ticaret alanlarında kalıyorlar ise davanın kabulü gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yukarıda 2. numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.