MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/01/2015NUMARASI : 2014/852-2015/11Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.10.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.01.2005 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. İ.. D.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. S.. Ç..geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Davacı, paydaşı olduğu 66 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalıya devrettiğini, satışa ilişkin noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.Davalı, iyiniyetle edindiği taşınmaza masraf yaptığını, tapu kaydında bir sınırlama bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut uyuşmazlıkta, kat irtifakı kurulu 66 parsel sayılı taşınmazda zemin kat, 1, 2, 3, 4 kat (91numaralı), çok katlı büro niteliğindeki dava konusu taşınmazda davalı ve davacının paydaş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı temyiz aşamasında taşınmazda fiili taksim savunmasında bulunmuştur. Fiili taksim davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de resen dikkate alınması gerekir. Davalı temyiz aşamasında eylemli paylaşımının varlığını ileri sürmüş olduğundan yargılama sırasında yapılan keşiflerde bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eylemli bölüşümün varlığı halinde önalım hakkı kullanılamaz. Bu nedenle, taşınmazda fiili taksimin bulunup bulunmadığının saptanabilmesi için uzman bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.