Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6395 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5472 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/07/2014NUMARASI : 2013/506-2014/525Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.10.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 09.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davacılar vekili Av. B.. T.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Davacı, paydaşı olduğu 1 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşının payını trampa yoluyla davalıya devrettiğini, işlemin gerçekte satış olduğunu önalıma engel olmak için muvazaalı olarak trampa gösterildiğini ileri sürerek önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.Davalı, gerçek bir trampa işlemiyle payı edindiğinden önalım hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım hakkı ancak satış yapılması halinde kullanılabilir. Payın paydaşlar arasında devredilmesi veya cebri satışla, trampayla edinilmesi ya da bağışlama gibi durumlarda önalım hakkının varlığından sözedilemez.Somut uyuşmazlıkta, davalı ve davacı dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazın paydaşıdır. Davalı, çekişme konusu payı maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazdaki payı ile trampa ederek edinmiştir. Tapu kayıtlarından devredilen payın 99,80 m2, devralınan payın ise 235 m2 olduğu anlaşılmaktadır. Keşif sırasında dinlenen davalı tanıkları payın trampa yoluyla edinildiğini söylemişler. Bilirkişi kurulunun 01.05.2014 raporunda, devredilen 2 parseldeki 99,80 m2 alanın 65.866,00 TL, devralınan 1 parseldeki 235m2 alanın ise 108,100,00 TL değerinde olduğunun saptandığı görülmektedir. Çekişme konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı bulunmayan davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla işlemin gerçekte satış olduğunu, resmi satış senedinde trampa gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Trampa iddiası kanıtlamak için keşif tek başına yeterli bulunmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Ancak, davacı tapu kaydındaki işlemin aksini, başka bir deyişle dava konusu payın satış yoluyla edinildiğini kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, pay devri satış yoluyla yapılmadığından 27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı da dikkate alınarak davanın reddi gerekir.Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.