Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 638 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12015 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/06/2013NUMARASI : 2013/68-2013/358Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; tazminat isteminin kabulüne dair verilen 03.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.01.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. E.. D.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. E.. B.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı, 11 parsel sayılı taşınmazın 972/13276 pay maliki olduğunu, davalı kayınbiraderinin iknasıyla taşınmazı ona devrettiğini, devirden sonra iki katlı evin üzerine 3 kat daha ilaveyle 6 adet daire yaptığını, taşınmazın ifrazının olanaklı ve bina değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazda davalı adına kayıtlı payın adına tescilini veya zararının tazminini istemiştir.Davalı, taşınmazdaki binanın tarafından yapıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu, kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine; tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu m. 684. ve 718 hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723 ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Somut olayda, davacı, davalının paydaş olduğu taşınmazda bulunan bina üzerine ilave kat yaptığından TMK’nın 724. maddesine dayanarak payın adına tescilini veya yaptığı bina bedelini istemiştir. Temliken tescil isteminin öncelikli koşulu yapı sahibinin iyiniyetli olmasıdır. Davacı davalıya ait olduğunu bildiği taşınmaza ilave kat yaptığı sırada taşınmazın davalıya ait olduğunu bildiğinden iyiniyetli kabul edilemeyeceği gibi çapa bağlı taşınmazlarda da kural olarak iyiniyet iddiası dinlenmez. Bu nedenle, davacı yararına TMK’nın 3. maddesinde belirtilen sübjektif iyiniyet unusuru gerçekleşmediğinden TMK’nın 723/3. maddesi uyarınca taşınmazın asgari levazım bedeline hükmedilmesi gerekir. Hükme esas alınan 06.05.2013 günlü inşaat bilirkişi raporunda binanın bodrum ve zemin katlarının değeri 117.600 TL, normal 1, 2 ve 3. katların değerleri ise 275.940 TL olarak belirlenmiştir. Anılan bilirkişi raporunda davacının dava konusu ettiği 1, 2 ve 3. katların asgari levazım bedelleri tespit edilmemiştir. Bunun yanında, mahkemece, dava konusu edilmeyen bodrum ve zemin katların değeri dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelere göre; taşınmazın asgari levazım bedelinin saptanarak tazminat olarak bu bedelin tahsiline karar verilmesi gerekirken taşınmazların değerleri esas alınarak bulunan bedele hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.