Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 637 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9902 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Niğde 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/04/2013NUMARASI : 2012/111-2013/235Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.02.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.01.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. N.. D.. geldi. Karşı taraftan gleen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı, maliki olduğu 16 parsel sayılı taşınmaza komşu davalıya ait 6 sayılı parseldeki binanın yıkılarak, yerine yörenin doku ve mimarisine aykırı şekilde yapılmakta olan üç katlı binanın davacıya ait taşınmazın ön cephesini ve manzarasını kapattığını, ayrıca imara aykırı olduğu gibi yola ve dava dışı 5 sayılı parsele taşkın bulunduğunu ileri sürerek muarazaanın giderilmesini ve binanın manzarayı kapatan bölümünün kal’ini istemiştir.Davalı, taşınmazlar arasında 3,5-4,5 metre genişliğinde yol bulunduğunu, eski bina yerine aynı nitelikte bina yaptığını, davacı taşınmazına tahammül sınırını aşan taşkınlığın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istemine ilişkindir.TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalının inşaa ettiği bina nedeniyle taşınmazının ön cephe ve manzarasının kapandığından çekişmenin giderilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazların tapu kaydından kargir ev niteliğindeki 16 parsel sayılı taşınmazın davacı Haydar, kargir ev niteliğindeki 6 sayılı parselin de davalı Fatma adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. 06.12.2012 günlü inşaat bilirkişi raporunda, davalıya ait bina nedeniyle davacı taşınmazının güneş almasının aza indirgenip doğu yön manzarasının tamamen kapandığı, 28.01.2013 günlü ek raporda da davalı taşınmazının yıkılan binaya göre 3 metre yüksek yapıldığı saptanmıştır. Anılan raporlarda, davalının mülkiyet hakkını kullanırken davacının katlanma yükümlülüğünü aşıp aşmadığı belirlenmemiştir. Bu nedenle mahkemece uzman bilirkişilerin katılımı ile mahallinde keşif yapılarak, davalıya ait binanın inşa edilmesi nedeniyle davacının ön cephe ve doğu yön manzarasının kapanmasının tahammül sınırlarını aşıp aşmadığı belirlenmeli, tahammül sınırının aşıldığının belirlenmesi halinde infazda duraksama yaratmayacak biçimde alınacak önlemler raporda gösterilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.