Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6230 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5072 - Esas Yıl 2006





Davacı tarafından, davalı aleyhine 03.06.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 747 (önceki Medeni Kanunu'nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Somut olaya gelince; az yukarıda sözü edildiği üzere uygun geçit yeri saptanırken davacının subjektif arzusuna bakılmamalı, taraf yararları gözetilmelidir. Dosyadaki pafta ve tapu kayıtlarından 11 parsele sınır olan 20 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğu, bu parselde iradi irtifak tesisi suretiyle 11 parselin 21 parsel üzerinden doğu'daki genel yola bağlantısının sağlanabileceği, bundan ayrı 9 numaralı parselin güneyinden de geçit tesisinin mümkün bulunduğu görülmektedir. Mahkemece, anılan parsel maliklerinin taraf olmaları sağlanmalı, yeniden yapılacak keşifte uygun geçit alternatifi aranmalıdır. Davalının 354 m2'den ibaret taşınmazının ekonomik bütünlüğünü bozacak şekilde külfet yükletilmesi doğru değildir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.