Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 611 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10450 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.02.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, İİK 121. madde gereğince aldığı yetki belgesine dayanarak davalı borçlu ...'nın murisinden intikal eden taşınmazların ortaklığının satış yoluyla giderilmesini istemiştir.Mahkemece ilk olarak davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, davalı ...'nın temyiz talebi üizerine hükmün Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2013/495 Esas, 2013/3354 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne, dava konusu 11 ve 13 parsellerdeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, 12 parsel açısından açılan davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, bir kısım davalılardan ... temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirli??i mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. Davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir../...2016/10450 - 2017/611 -2-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi gereğince; tebligat, yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Taraflara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmeden dolayısı ile taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılıp karar verilemez.Tebligat Kanunu'nun değişik 21/2. maddesi gereğince; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." Tebligat Kanunu'nun 25/2. maddesinde de yabancı memleketlerde bulunan kimselere yapılacak tebligatın usulü açıklanmıştır. Aynı Kanunu'nun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)"Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2) Somut olaya gelince; davalı ...'ın MERNİS adresi "Abu Dabi/..." olmasına rağmen, dava dilekçesi " ... Sok. No: 46/2 Çankaya/Ankara" adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre muhtara tebliğ edilmiş, sonrasındaki tebligatlar da bu adres baz alınarak Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Davalıya yapılan usulsüz tebligatlar ile HMK’nın 27. maddesine aykırı şekilde davalının yokluğunda ve savunma hakkı kısıtlanarak yapılan yargılama sonucu davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiştir.Ayrıca, davalıların murisi Nedim'in veraset ilamında ve nüfus kaydında soyadının “Hallaçlı” yazılmasına rağmen tapuda “Hallaç” olarak yazıldığı görülmüştür. Davacı yana tapudan idari açıdan ya da mümkün olmadığı takdirde tapuda isim düzeltme davası açmak üzere yetki ve süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmaması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.../...2016/10450 - 2017/611 -3-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.