ile tapu İptali ve tescil, birleşen davada ise davacı Yüksel vekili tarafından davalı Sultan vd. aleyhine 01.11.2004 günlü dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; her iki davanın reddine dair verilen 04.12.2008 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi asıl dava davacısı ve birleşen dava davacısı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava ve birleştirilen dava, yüklenicinin temliki işlemine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, davacı Yüksel tarafından açılan davayı kabul etmiş, davacı Münevver tarafından açılan davanın reddini savunmuştur. Arsa sahibi davalılar, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, davanın reddini belirtmiştir. Mahkemece, iskan raporu alınmadığından bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü, asıl ve birleşen davanın davacıları temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve özellikle davacı Münevverin dayanağı olan 24.07.2003 tarihli temlik sözleşmesinde yüklenici Sultanin imzası bulunmamasına, temlik sözleşmesini imzalayan davalı A.Ali'nin yüklenicinin vekili veya yetkili temsilcisi olduğunun kanıtlanamamasına göre davacı Münevverin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı Yükselin temyiz itirazlarına gelince; Bu davacının dayanağı olan 25.06.2003 günlü adi yazılı sözleşmede davalılar arasındaki 17.10.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin yüklenici olan tarafı davalı Sultanin imzası bulunmaktadır. 17.10.2002tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi yüklenici Sultan'a şahsi hak kazandırır. Yüklenici arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine göre kazandığı şahsi hakkını doğrudan arsa sahiplerine ileri sürebileceği gibi, bu hakkı, borçlunun (arsa sahibinin) rızası gerekmeden üçüncü kişilere de alacağın temliki yoluyla temlik edebilir. Davacı Yükselin dayanağı olan 25.06.2002 günlü sözleşme bir temlik sözleşmesidir. Ne var ki, temlik işlemi nedeniyle alacaklının (davacı üçüncü kişinin) ifa talebine muhatap olan borçlu (arsa sahipleri) bu talebi hemen yerine getirmek zorunda değildir. Borçlar Kanunu'nun 167. maddesi hükmü gereğince temlik işlemi yapılmamış olsaydı eski alacaklıya (yükleniciye) karşı ne gibi bir itiraz ve defide bulunacak idi ise bunları arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayanarak yeni alacaklıya (davacı üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir ve Borçlar Kanunu'nun 81. maddesinden yararlanılarak öncelikli edimlerini yerine getirmeyen yükleniciden temlik alan üçüncü kişinin ifa talebini reddedebilir. Zira yüklenicinin temliki gerçek alacak ne ise ondan ibarettir. Somut olaya gelince; Davalılar arasındaki 17.10.2002 günlü sözleşmede yükleniciye bırakılması kararlaştırılan son bağımsız bölüm tapusunun yapının iskan (oturma) ruhsatı alındığında verileceği kararlaştırılmıştır. Kısaca son bağımsız bölüm tapusunun verilmesi uygulamadaki deyimiyle iskan koşuluna bağlanmıştır. Sözleşmenin anılan hükmü HUMK'nın 287. maddesine göre delil sözleşmesi niteliğinde olup tarafları bağlayacağından eseri teslim etmekle yükümlü yüklenicinin veya onun temlik ettiği üçüncü kişinin teslimi başka şekilde kanıtlaması olanaksızdır. Yine sözleşmeye göre ruhsat almak ödevi yükleniciye aittir. Diğer taraftan, davalı arsa sahiplerinin yükleniciye karşı açtıkları Ankara Onbirinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/370 Esasında kayıtlı davanın lehlerine sonuçlandığı bu davada, yapıdaki eksik ve ayıplı işler ile ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı işler ve gecikmeden kaynaklanan alacakların dava konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. 17.12.2002 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa ile sonuçlanması kuşkusuz arsa sahiplerinin bu alacaklarını da elde etmelerine bağlıdır. Bütün bu açıklamalardan sonra mahkemece yapılması gereken iş; Ankara Onbirinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/370 Esasında kayıtlı arsa sahipleri tarafından açılan davanın sonucunu beklemek, arsa sahiplerinin bu dava ile 17.10.2002 günlü arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan hakları hükme bağlanırsa ve bu hüküm kesinleşmişse davacılardan YükseKe o dosya kapsamında kalan alacak tutarını gerek duyulursa bilirkişiye hesap ettirerek arsa sahiplerine ödenmek üzere depo ettirmek, diğer taraftan bilirkişilerden ek rapor alınarak tasdikli projeye göre yapıya iskan (oturma ruhsatı) alınmasında engel olup olmadığını belirletmek, engel yoksa davalı yükleniciye veya temlik alacaklısı davacı Yüksel'e yapıya iskan ruhsatı almak üzere uygun süre vermek ve bunun sonucunu beklemek, bütün bu anlatılan hususların sonucuna göre sözleşmenin arsa sahipleri bakımından ifa ile sonuçlandırdığı kanaatine ulaşılırsa davayı kabul etmek, aksi durumda bu aşamada açılan davanın reddine hükmetmek olmalıdır. Yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak eksik araştırma ve incelemeyle dava yazılı olduğu şekilde reddedildiğinden kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı Münevver'in temyiz itirazlarının REDDİNE, diğer davacı Yüksel'in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. bent uyarınca (BOZULMASINA), yatırılan temyiz harcının istek halinde davacı Yüksel tarafından iadesine, 12.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.