T.C.YARGITAY14. Hukuk DairesiESAS NO : 2014/14861 KARAR NO: 2016/595 Y A R G I T A Y İ L A M IDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle hazine adına tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, ... Hukuk Dairesinin 20.12.2012 tarihli ve 2012/4583 Esas, 2012/15526 Karar sayılı ilamı ile “...Sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; imar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kök parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişinin krokisinde B ve D harfleri ile gösterilen yolda ve parkta kalan kısmının kabul kapsamı dışında bırakılmış olması doğru değildir.Öte yandan; dava kabul edildiği halde, yargılama giderlerinin bir kısmının davacı üzerine bırakılması da yerinde değildir...” gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, "davacının tapu iptali ve tescil işleminde hukuki yararının bulunmadığı, ancak işlemler ve çekişmelerin devam etmesi nedeniyle esas yönünden değerlendirme yapıldığı, emsal kabul kararlarının fiilen infaz imkanı bulunmayışı ve uyuşmazlığın imar düzenlenmesi kapsamında çözümlenebilirliği, 818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesi gereğince zamanaşımı oluştuğu, 3194 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca davacının anılan madde kapsamındaki yerlerle ilgili talep hakkının bulunmadığı, yeni imar düzenlenmesi yapılması yönünde belediye encümen kararları alınarak çalışmalara başlandığından davanın konusu kalmadığı, davacı talebine ilişkin çekişmenin yeni imar düzenlemesi kapsamında çözümlenmesi gerektiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili ve davalı A.. B.. vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinden davalı A.. B.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.Diğer taraftan bilindiği gibi, Yargı merciilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında "Lazım-ül icra"(uygulanması gereken) duruma gelirler. Öte yandan, imar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK'nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Anılan bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı gibi mahkemenin de kabulündedir. Öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği tartışmasızdır.Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir ancak, bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur.O halde, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamına aykırı olarak ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanın nedenlerle davalı A.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.