Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5867 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1113 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/10/2013NUMARASI : 2013/243-2013/358Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.11.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; tazminat isteminin kabulüne dair verilen 30.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06.05.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. M.. E.. geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDavacı, davalıların murisi Kazım ile Silivri Noterliğinde 22.07.1983 tarihinde düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca 5587 parsel sayılı taşınmazın alt katındaki iki adet bitişik dükkan vasıflı taşınmazların satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiğini, satış vaadi sözleşmesi şerhinin de beş yıl dolduğu gerekçesiyle terkin edildiğini, zilyet olduğu taşınmazların tapudan devredilmediğini ileri sürerek sözleşmenin yeniden tapuya şerh verilmesini, taşınmazların adına tescilini veya değerinin alınmasını istemiştir.Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece tapu iptali ve tescil istemi ile sözleşmenin tapuya şerhi isteminin reddine, satış bedeli 105.365,07 TL'nin davalılardan alınmasına dair verilen karar tarafların temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine bu defa taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerinin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak, ödenen bedel güncelleştirilerek 44.206,33 TL'nin davalılardan alınmasına dair hüküm kurulmuştur.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, sözleşmenin tapuya şerh verilmesi; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile TMK'nın 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK'nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Geçerli bir sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığında 818 sayılı BK’nın 96 ve 106. maddeleri dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıların murisi ile düzenledikleri satış vaadi sözleşmesine dayanarak 5587 sayılı parseldeki sözleşmeye konu dükkanların adına tescilini veya rayiç değerlerinin alınmasını istemiştir. Kargir ev ve arsa niteliğindeki 5587 parsel sayılı taşınmaz davalıların murisi Kazım Karaduman adına kayıtlıdır. Bilirkişi kurulunun 24.09.2010 tarihli raporunda, sözleşmeye konu dükkanların 5587 parsel sayılı taşınmazdaki apartmanın giriş katında yer aldığı, 1980 yılında yapı kullanma ruhsatının alındığı, ancak cins tashihinin yapılmadığı belirtilmiştir. Sözleşmede pay satışı yapılmadığından ve 5587 sayılı parselde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış olması nedeniyle sözleşmenin henüz ifa kabiliyetinin bulunmadığı açıktır. Davalının kusuru nedeniyle ifa olanağı bulamadığından davacı 818 sayılı BK’nın 96. maddesinin sağladığı hukuki korumadan faydalanır. Somut olayda, davalılar, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesi gereğince mülkiyeti nakil borcunu yerine getirmemelerinde kusurları olmadığını ispatlayamamışlardır. Bu nedenle, bir taahhüt muamelesi olarak geçerliliğini koruyan sözleşme gereği davacının zararının 818 sayılı BK’nın 96. maddesi uyarınca giderilmesi, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerinin hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar uyarınca taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerine karar verilmesi gerekirken, sözleşmede ödenen bedelin güncellenmiş değerine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.