Taraflar arasındaki irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 13.12.2005 gün ve 2005/9420-11395 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Davacı 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurum yararına tesis edilen irtifak hakkına elatma oluşturacak şekilde inşa edilen binanın kal'i suretiyle davalının müdahalesinin önlenmesini istemiştir. Davalı, inşaatın ruhsata uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemizin 13.12.2005 gün ve 2005/9420 E. 11395 K. sayılı ilamı ile, davacının temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazları yönünden ise özetle; davalıya ait taşınmaz üzerinde davacı kurum yararına enerji nakil hattı geçirilmesi için tesis edilmiş irtifak hakkı bulunduğu, davalının irtifak hakkı sahasında enerji nakil hattının alanına taşkın yapı yaptığı, bu yapının ruhsat ve izinle yapıldığı, imar planında belirtilmemesi sebebiyle irtifak hakkı kapsamının belirlenme olanağının olmadığı, bu nedenle davalının irtifak hakkına elatma iradesi ile hareket etmediği, müdahaleye konu binaya rağmen direğin nakli ile binanın yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilmesinin mümkün olduğundan davanın reddi gerektiği belirtilerek bozulmuş, davacı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Yukarıda da açıklandığı üzere; Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/563 E. 620 K. sayılı ilamı ile, 206 ada 4 parselin 3525 m2 lik kısmında davacı yararına irtifak hakkı tesis edilmesine karar verilmiştir. Davalı tarafından inşa edilen yapının ruhsata bağlı olduğuda tartışmasızdır. Ne varki, irtifak hakkının tesisinden sonra yapılmış bulunan ve Elektrik Kuvetli Akım Yönetmeliğinin 44.maddesinde belirtilen mesafelere uygun olmayan binanın, gerek davalının ve gerekse kamunun güvenliği açısından mevcut hali ile korunması mümkün değildir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, yapının ruhsata bağlı olmasının yanında özellikle irtifak hakkının imar planında gösterilmemiş olması karşısında yanlara yükletilebilecek kusur ve yükümlülükler arasındaki dengenin sağlanması gereklidir. Bu düşünceden hareketle Dairemiz bozma kararında, müdahaleye maruz kalan direğin nakli yolu ile sorunun çözümlenmesi mümkün olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, yanlar arasındaki yazışmalar ve dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre sabit olan müdahalenin, 340-341 nolu direkler arasına ve 340 nolu direğe 110 metre mesafede uygun bir yere mevcut sehimin bozulmaması kaydıyla C2-3 tipi durdurucu direğin montajının yapılması halinde, nakil teli ile binanın arasındaki yatay emniyet mesafesinin 5 metre olarak sağlanabileceği ve tehlikenin bu şekilde giderilebileceği bildirildiğinden bu işlem için gerekli olan bedel belirlenerek davalı yanca depo edilmesi halinde binanın yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilmesinin mümkün olduğu düşünülmeksizin davanın kabulü yerinde değildir. SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteğini içeren itirazlarının kabulü ile; Dairemizin 13.12.2005 tarih 2005/9420 E.-11395 K. sayılı kararının kaldırılmasmına, yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, 23.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.