Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5680 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12351 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.12.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile ... adına tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza dayanak imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili, davalılar ... vekili, ... vekili temyiz etmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda ... 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede ... nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ... sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davalı gösterildiği anlaşılmaktadır. Davacı ... vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, ... adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda da tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini, bilahare anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmiş olup, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tescil ile kayıtların eski hale iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Ayrıca, çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa'nın 3/2. maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek ... 'nin davasının reddine karar verilmesi gerekir.Diğer taraftan, 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde temin edilen bilirkişi heyeti raporunda, dava konusu kısmın ihdas öncesi niteliği irdelenip, değerlendirilmemiş ve net bir biçimde ortaya konulmamış ve ayrıca belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, araştırma ve inceleme yapılması, çekişme konusu kısmın, imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve ne nedenle tescil harici bırakıldığı ve ... ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması; toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının ve vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde taraflara iadesine, 21.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.