MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili, ........... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı Hazine vekili, 1313 (1036) sayılı parsel olarak ........... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilen taşınmazın 469,47 m2'lik kısmının, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 5622 ada 4, 5, ve 6 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede ............ Belediyesince yapılmış olan 37 no'lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 1313 (1036) sayılı kök parselin kadastro sınırları içinde imarla oluşturulan 5622 ada 4, 5 ve 6 sayılı imar parsellerinin 469,47 m2'lik binmeli alana isabet eden kısmının iptali ve Hazine adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.Mahkemece, davalı ... Belediyesi hakkındaki dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise tapu kayıtlarının dayanağını teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davacı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekili ile ... vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Öte yandan; çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda ............ Belediyesinin 37 no'lu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede ........... Büyükşehir Belediyesi'nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yeni kurulan .... Belediyesi sınırları içinde kalması nedeniyle de .... Belediyesinin davada taraf olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın imar uygulamaları öncesindeki niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır. Mahkemece yapılan uygulama sonucu alınan teknik bilirkişilerin raporu hükme elverişli ve yeterli değildir. Çekişme konusu 1313 parsel sayılı taşınmaz, ............ Belediyesi tarafından yapılan 37 no'lu imar uygulamasından sonra ........... Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen şuyulandırma işlemi sırasında ihdas edilmesine rağmen, bilirkişi raporunun ilk sayfasında sanki ............ Belediyesince yapılan düzenlemede ihdas edilmiş gibi açıklama yapılmıştır. Diğer taraftan, 1313 parsel sayılı taşınmazın tescil beyannnamesinde 239 ve 713 sayılı parsellerin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtilmesine rağmen bu açıklamanın dayanağı olan belgeler getirtilmemiş ve bu husus üzerinde de durulmamıştır. Özellikle dava konusu yapılan 469.47 m2'lik bölümün ............ Belediyesi tarafından yapılan hangi uygulama kapsamında kaldığı ve bu uygulama sırasındaki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve ne şekilde hangi işlemlere tabi tutulduğu, ihdasa konu olup olmadığı ve uygulama sonucu akıbeti (üzerinde yol, park, imar parseli vs meydana getirilip getirilmediği) kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmadığı gibi, ikinci yani davalı ... Belediyesi tarafından yapılan uygulama sırasındaki niteliği (yol, park, imar parseli vs), farklı bir deyişle nereden ihdas edildiği tespit edilmemiş, ayrıca taşınmazın, Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı açıkça belirlenmemiştir.O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, 1313 sayılı parsel ile ihdas beyannamesinde belirtilen 239 ve 713 sayılı kadastral parsellerin ilk tesislerinden itibaren tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (yola terkin, şuyulandırma vs. ilişkin belgeler) getirtilerek yapılan imar düzenlemeleri ve ihdas beyannameleri irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi, yine davaya konu taşınmazın 775 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle belediye sınırları içinde kalıp kalmadığı araştırılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.