Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4903 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3747 - Esas Yıl 2008
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.04.2007 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil, olmadığı takdirde raiç değerin ödenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede taşınmaz değerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dayanılan 29.05.2006 günlü sözleşme biçimine uygun düzenlenmiştir. Kaynağını Borçlar Kanunu'nun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Vaat borçlusunun irade olarak temlike yanaşmaması halinde vaat alacaklısı Türk Medeni Kanunu'nun 716. maddesinden yararlanarak hükmen tescil talebinde bulunabilir. Gerçekten, 319 ada 12 parseldeki davalı vaat borçlusu adına kayıtlı olan 28/105 payın tescil nedeni ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesidir. Borçlar Kanunu'nun 511. maddesi hükmünce bakma sözleşmeleri taraflardan birinin diğerine ölünceye kadar bakmak onu görüp gözetmek koşuluyla bazı malların bakım borçlusuna geçirilmesini gerektiren bir akittir. Hüküm ve sonuçlarını da ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tarafları olan bakım alacaklısı ve bakım borçlusu arasında meydana getirir. Bakım sözleşmesinde aksine bir koşul yer almadığından bakım sözleşmesinin tarafı olmayan davacı vaat alacaklısını ölünceye kadar bakma akdinin sonuçlarıyla sorumlu tutmak olanaksızdır. Türk Medeni Kanunu'nun 1020. maddesindeki tapu sicilinin herkese açıklığı kuralından yararlanacak olan vaat alacaklısı 29.05.2006 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanarak mülkiyet aktarımı isteyebileceğinden davacının isteminin hüküm altına alınması yerine davanın reddi yasaya aykırıdır. Kabule göre de; davacının ikinci kademedeki rayiç bedel ödetilmesi isteminin bir gerekçe gösterilmeden reddi doğru olmamıştır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.