Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4776 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 886 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2007/267-2013/121Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.2007-09.06.2010 gününde verilen dilekçeler ile elatmanın önlenmesi istenmesi ve haksız işgal tazminatı, temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın asıl ve birleştirilen davanın reddine, temliken tescil isteğine dair verilen 18.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDavacı, 98 ada 13 parsel sayılı davacı idare adına kayıtlı taşınmaza davalıların maliki oldukları 98 ada 38 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın taşması suretiyle elatıldığını ileri sürerek davalıların elatmalarının önlenmesine, haksız işgal tazminatının müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, iyiniyetli olduklarını, taşan kısmın ifrazı ile adlarına temliken tesciline karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı idare adına kayıtlı .,.. parsel sayılı taşınmaza bitişik ve davalılar adına kayıtlı 38 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilen binanın 5,02 m2 miktarında tecavüzünün bulunduğu ancak binanın imar işlem dosyasına göre projesine uygun bulunduğu, yapı kullanma izin belgesinin alındığı, kat mülkiyeti kurularak malikleri adına tescil edildiği bu durumda binanın yasalara uygun yapıldığının kabulü gerektiği, çok küçük miktarlı taşkın inşaatın hatadan kaynaklandığı gerekçesiyle davalılardan N.. Ö.. ve O. A..'la ilgili dava atiye bırakıldığından bu davalılarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davalı A.. O.. ve davalı O.. B.. mirasçılarına karşı açılan davaların tapu maliki olmadıklarından reddine, davalılar F..Ç..ı, A.. A.. Çırpıcı, M.. Ö.., K.. D.., H.. T.., E.. O.. ve K.. D..'den taşınmaz satın alan A..N.. A..'a karşı açılan müdahalenin men'i ve ecrimisil ile birleşen davadaki ecrimisil talebinin reddine, davalı tapu maliklerinin tescil taleplerinin kabulü ile davaya konu Üsküdar, S...i Mahallesi,..ada, ..parsel sayılı taşınmazın 8,10 m² bölümün.. parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile 98 ada, 38 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek bu parsel tapu maliklerine tapu payları oranında tesciline karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Türk Medeni Kanunu m. 684. ve 718 hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır; Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3. Maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalıların maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmaz üzerine 10.11.1969 tarihli inşaat ruhsatına dayanılarak bina yapıldığı, 25.11.1970 tarihinde yapı kullanma izni verildiği, 26.08.1971 tarihinde kat mülkiyeti kurulduğu, cins tashih işlemi yapılırken .. parsel sayılı taşınmaza 2,54 m2 tecavüzlü olduğunun tapuya şerhedildiği anlaşılmakta olup taşınmazlar çapa bağlandıktan sonra davalıların maliki olduğu bina yapılmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi, olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çaplı taşınmazda malzeme sahibinin kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermiş olduğunu kabule olanak olmadığından olayda sübjektif iyiniyet koşulu gerçekleşmemiştir. Böyle durumlarda temliken tescil davalarının esaslı unsuru olan iyiniyetin kanıtlanamaması yani sübjektif koşulun gerçekleşmemesi halinde artık diğer koşulların mevcut olup olmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu nedenle mahkemece, TMK'nın 725. maddesi gereğince temliken tescil talebinin reddine, elatmanın önlenmesi ve haksız işgal tazminatına yönelik istemlerin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.