MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.01.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu 20 parsel sayılı taşınmazda diğer paydaşlardan .....'nın 1/5 payını 14.07.2011 tarihinde 2.500,00 TL bedel ile davalıya satarak devrettiğini belirterek yasal önalım hakkı nedeniyle bu payın iptal edilerek davacı adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, paydaşlar arasında tümünün iştiraki ile yapılmış ve kabul görmüş bir taksim mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.Dairemizin 2014/7327-11379 20/10/2014 tarihli ilamıyla; mahkemece davalının tanık listesindeki belirtmiş olduğu ........ de dinlenerek taşınmazın hangi kısmının kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları açıklığa kavuşturulmadığından mahallinde yeniden keşif yapılarak tanıklarca gösterilecek yerlerin fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.Yeniden yapılan yargılamada 03/04/2015 tarihinde keşif icra edilerek, tanık ........'ün dinlendiği, bu tanığın ifadesinde "binanın kuzeyinde kalan kısım boş alandır, orayı kullanan olmadı... .....'nın kullanması dışında bu parseli başka kullanan olmadı.." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.Bozmaya uyulduğu halde mahkemece; .....'nın taşınmazı fiilen kullanan kişi olduğu ve ön alım davasının konusu olan hissenin de ..... tarafından davalıya satıldığı gözetilerek, taşınmazın .....'nın kullanımının fiili paylaşmaya dayandığı kanaatinden hareket edilerek taşınmazda fiili taksim yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, bu defa davacı vekili temyiz etmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince; fiili taksimin mevcut olduğunun kabul edilebilmesi için satıştan önce davalıya pay satan paydaş ile davacının zeminde ayrı ayrı yerleri kullandıklarının açıkça belirlenmesi gerekir. Mahkemece fiili taksimin mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dinlenen tanık beyanları ve yapılan keşif sonucunda taşınmazın paydaşlar arasında taksim edilmediği, davacının herhangi bir yer kullandığının da saptanamadığı anlaşıldığından davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.