MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, 21/12/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, muris ... Danacı’nın mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, evrak üzerinden inceleme yapılarak, davacı ile muris arasındaki soybağının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Mirasçılık belgesi verilmesi istemi çekişmesiz yargıya tabi olup kural olarak HUMK'un 73.maddesi gereğince duruşma açılmasına gerek yoktur ve resen araştırma ilkesi uygulanır. Ancak dava dilekçesinde belirtilen mirasçılık ilişkisi nüfus kayıtları ile kurulamadığı takdirde mahkemece davacının çağrılıp dava dilekçesindeki irs ilişkisi ile ilgili kanıtlarının sorulması gerekmektedir.Bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Bunun yanında mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olması nedeniyle bu tür davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, bir başka deyişle kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece resen belirleneceği de kuşkusuzdur../..2016/4352-2017/455 -2-Öte yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesi hükmünde; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı gözönüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan davalarda davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı olmasının gerekmediği de kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; davacının tüm delilleri toplanarak tanık ismi bildirilmesi halinde tanıklar da dinlenerek bir karar verilmesi gerekirken duruşma açılmadan dosya kapsamı üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.