Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.9.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Medeni Kanunun 751. maddesi uyarınca üst hakkı kurulmasına dair verilen 27.3.2002 günlü hükmün Yargıtayca İncelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Davacılar, dava konusu 3552 parsel numaralı taşınmazın davacı Sıdıka'nın kardeşi olan davalı adına kayıtlı bulunduğunu, 1991 yılında haricen satın alarak üzerine ev yaptıklarını, davalının tapuyu vermediğini belirterek taşınmazın Medeni Kanunun 650. maddesi gereğince adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, davacılar tarafından ev yapılan kısmı 1993 yılında sattığını ancak bedelini almadığını bu nedenle bedelin ödenmesi halinde evin bulunduğu kısmın davacılar adına tescilini kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece, davacılara ait ev ve bitişik yapıların bulunduğu 149.39 metrekarelik alana sahip yapıları muhafaza etmek üzere Medeni Kanunun751. maddesi gereğince üst hakkı kurulmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 650. maddesi uyarınca açılan temliken tescil isteğine ilişkindir. Medeni Kanunun 644/2. maddesine göre, arazinin mülkiyeti, o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Medeni Kanunun 650. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup, zemin ile muhdesat arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde ise, bina sahibine üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla bir bina yapılmış olmalıdır. 2-Anılan maddede bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. 3-Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyi niyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 5.7.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir (sübjektif koşul). 4-Yapının, dava tarihine göre hesaplanacak değeri, zemin değerinden, açıkça daha fazla olmalıdır (objektif koşul). 5-Yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise, tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsar. Mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için de bu kısmına taşınmazdan ifrazının mümkün olması gereklidir. 6-iptale konu olacak zemin bedelinin arsa sahibine ödenmesine karar verilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar, ödenecek bedelden mahsup edilmelidir. Dosya kapsamına, toplanan kanıtlara, yapılan yargılamaya ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik bulunmasına göre davacıların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Davalının temyizine gelince; Kural olarak; bir arazi üzerindeki mülkiyet hakkı bu arazinin altında, üstünde ve içinde yapılan yapıları da kapsamına alır (MK. 644/11). Mülkiyet hakkının istisnalarından biri olan inşaat (üst) hakkı, hak sahibinin başkasına ait bir arazi üzerinde ya da altında bir inşaat veya imalat yapmak ya da önceden var olan İnşaat veya imalatı yerinde bırakmak yetkisini veren, kural olarak devre ve miras yoluyla geçmeye elverişli bulunan bir irtifak hakkıdır. Bu hakkı gereğince sahibi, başkasının taşınmazı üzerinde ya da altında yapılmış ya da yapılan inşaat veya imalatın maliki olur. İnşaat hakkının kurulmasına ilişkin olarak Medeni Kanunda özel bir hüküm bulunmadığından Medeni Kanunun 704 ve 705. maddeleri bu konuda da uygulanır. Bu nedenle inşaat (üst) hakkının kurulabilmesi için kamusal (resmi) biçimde düzenlenmiş bir sözleşmenin bulunması gerekir. Medeni Kanunun 705 ve Tapulama Kanununun 26. maddesi uyarınca düzenleme yetkisi tapu kütük memuruna verilmiş olup, ayni hak olarak varlık kazanması da tescil edilmesine bağlıdır (MK. m. 704). Somut olaya gelince; davacıların dilekçelerindeki istemleri ve aşamalardaki beyanlarına göre, davalıya ait taşınmazı haricen satın aldıkları ve üzerine iyi niyetli olarak bina yaptıkları, bina değerinin arazi değerinden yüksek olduğu gerekçeleri ile Medeni Kanunun 650. maddesi gereğince tescil isteğinde bulunmuşlardır. HUMK.nun 74 ve devamı maddeleri uyarınca hakim, tarafların istemleri ile bağlı olup ondan fazlasına ya da başka bir şeye karar veremez. Davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerinde görülmüş olup istem bulunmadığı halde üst hakkı kurulmasına HUMK.nun 74. maddesine aykırı olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle; davacıların temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının davalıya geri verilmesine, 23.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.