Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4186 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2724 - Esas Yıl 2008





Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.09.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.07.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmekle oluşan 1 parsele ait tapu kaydının iptali ve mer'a olarak sınırlandırılması istemi ile açılmıştır. Davalı, taşınmazın mera olmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın mera olduğundan bahisle dava kabul edilmiştir. Hükmü, davalı idare temyiz etmiştir. 4342 sayılı Mer'a Kanununun 3.maddesinde yapılan tanıma göre mer'a; hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mer'aların tahsisi verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde münferiden ya da müştereken yararlanmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılabilir. Bir yerin mer'a olarak nitelendirilebilmesi için ya yetkili mercii tarafından tahsis edilmesi veya öncesi bilinmeyen zamandan beri bu amaçla kullanılmış olması bu olguların da yöntemine uygun biçimde saptanması gerekir. Eldeki davada davacı Belediye, taşınmazların bulunduğu bölgede 4253 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümleri uyarınca çalışma yapıldığını, bu yasaya göre kurulan Toprak Tevzi Komisyonunun dava konusu taşınmazı mer'a olarak tahsis ettiğini iddia etmiştir. Gerçekten, iddia edildiği gibi o bölgede Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları yapılmış, bu çalışmalar sırasında dava konusu taşınmazlar mer'a olarak nitelendirilmişse bu olgu mer'a tahsis sonucunu meydana getireceğinden tahsis işlemine itibar etmek dava konusu taşınmazların öncesinin hukuken mer'a olduğunu kabul etmek gerekir. Bunun için de, Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan tahsis haritaları ve belirtmeler ait olan yerden getirtilmeli, taşınmazların tahsis haritaları ve belirtmelerindeki durumu keşif yapılıp, bilirkişiye uygulatılarak duraksamasız saptanmalı, o yerde Toprak Tevzi Çalışması yapılmış ve dava konusu taşınmazlar mer'a olarak belirtilmemişse bundan sonra davacının mer'a iddiasının dinlenemeyeceği düşünülmeli, tahsis yoksa bu takdirde çekişmeli taşınmazların kadim kullanım durumunun ne olduğu üzerinde durulmalıdır. Her ne kadar mahkemece, yetkili merciden Toprak Tevzi Komisyonu çalışma sonuçlarını gösterir haritalar sorulmuş, bazı haritaların dosyaya girmesi sağlanmış ise de, yetkili merciin bu konudaki yanıtları doyurucu olmadığı gibi belirtmeler de getirtilmemiş, yetersiz araştırmaya dayanılarak hüküm kurulmuştur. Öncelikle değinilen eksiklikler giderilmeli, ortaya çıkan duraksama kaldırıldıktan sonra keşfen uygulama yapılmalıdır. Diğer taraftan, yine az önce, sözü edildiği üzere mer'alardan bir veya birkaç köy veya belediye halkının yararlanma hakkı bulunduğundan, bu gibi davalarda kadimlik araştırması yapılırken dinlenecek tanıkların HUMK.nun 254.maddesi uyarınca davada yararı olmayan civar köy veya belde halkından seçilmesi gerekir. Görüşlerine başvurulan bilirkişi ve tanıklar davacı Belediye halkından olduğundan bunların bilgisine değer verme olanağı da bulunmamaktadır. Bütün bu anlatılanlardan sonra mahkemece yapılması gereken iş, davacı Belediyenin iddiası doğrultusunda 4753 sayılı Yasa uyarınca faaliyet gösteren Toprak Tevzi Komisyonu çalışma sonuçlarını yeterli biçimde soruşturmak, çalışma sonuçları ile ilgili Toprak Tevzi Haritası ve belirtmelikleri getirtmek bunları keşfen uygulayarak taşınmazların hukuki durumunu öncelikle varsa tahsise göre belirlemek, aksi takdirde davacı Belediye'ye komşu köy ve belediyelerden sağlanacak yaşlı ve tarafsız kişilerin görüşleri ile taşınmazların öncesinin niteliğini saptamak ve bütün bu deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar vermek olmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 27.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.