MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.10.2011 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bakım alacaklısının mirasçıları olan davalılar sözleşmenin muvazaalı şekilde düzenlendiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak ... iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için ... iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler. Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir. Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.Davaya konu olayda, davalılar vekili davaya cevabında ölünceye kadar bakım sözleşmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırma kastı ile muvazaalı şekilde düzenlendiğini savunmuş ancak mahkemece bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Öncelikle, murisin ölünceye kadar bakım sözleşmesine konu 32 ada 19 parsel numaralı taşınmaz dışında başka taşınmazları da mevcut olup olmadığı ... müdürlüğünden sorulup araştırılmış değildir.Bu durumda mahkemece, murisin 32 ada 19 numaralı parsel dışında taşınmazları olup olmadığı ... müdürlüğünden sorulup araştırılmalı, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı tanıkları da yeniden dinlenerek tarafların gerçek iradeleri açıklığa kavuşturulmalı ve ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı şekilde düzenlendiği iddiası değerlendirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan bu yönün gözardı edilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan neden davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 09.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.