Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3969 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16457 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İvrindi Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2008/237-2013/204Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.05.2008 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, tapu iptali ile bir kısmının mera niteliği ile sınırlandırılması bir kısmının yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hazine, kadastro tespiti sırasında S.. A.. adına tespit ve tescil edilen daha sonra davalı H.. A..'a devredilen dava konusu 105 ada 6 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kadim mera bir bölümünün ise yol olduğunu öne sürerek tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılması ve yola terkin edilmesi istemiyle dava açmıştır.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu 1.. ada 6 parsel sayılı taşınmazın mera ve yol olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kamu malı niteliğindeki meraların çıplak mülkiyeti Hazineye, intifa hakkı ise köy veya belediyeye aittir. Kural olarak bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe hukuken değer verilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın meralar imar ihya yolu ile veya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinilemez. TMK'nın 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddeleri hükümleri gereğince de yollar özel mülke konu teşkil etmeyecek yerlerden olup kamu malı niteliğinde ve yararlanılması umuma aittir. Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın bir bölümünün kadim mera bir kısmının ise kadim yol olduğunu ileri sürmüştür.Dava konusu 1.. ada 6 parsel sayılı taşınmaz kadastro tespiti sırasında zilyetlik belgesi niteliğindeki 1937 tarihli 67 no'lu vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı S.. A.. adına tespit edilerek kesinleşmiş daha sonra davalı H.. A..'a tapuda devredilmiştir. Dava konusu taşınmaza komşu 1.. ada 2.. parsel sayılı taşınmaz da kadastro tespiti sırasında 1937 tarihli 155 no'lu vergi kaydına dayanılarak, kadim mera olduğu gerekçesiyle mera olarak sınırlandırılmıştır.Mahkemece mahallinde keşif yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de dava konusu 1.. ada 6 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan 1937 tarihli 67 nolu vergi kaydı getirtilip mahallinde uygulanmamış, yöntemine uygun şekilde araştırma yapılmamıştır.Davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazın dayanağı 1937 tarihli 6.. no'lu vergi kaydı getirtilmeli, daha önce dinlenen tespit bilirkişi, tanık ve yerel bilirkişiler hazır edilerek dava konusu taşınmazın başında yeniden keşif yapılmalı, komşu meranın ve dava konusu taşınmazın dayandığı vergi kayıtları tespit bilirkişi, tanık, yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, tarif edilen sınır yerleri belirlenmeli, dava konusu taşınmazın içindeki derenin yatak değiştirip değiştirmediği, taşınmazın dava konusu bölümlerinin öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı, zemininde kadim yol olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi, tanık ve tespit bilirkişinin bilgisine başvurulmalı, anlatımları arasında çelişki varsa bu çelişki giderilmeli, taşınmazların fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, taşınmazın dava konusu bölümlerinin mera olduğu sonucuna varıldığı takdirde bu nitelikteki yerler üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağı düşünülmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.