Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3892 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13683 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Aydın 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/04/2013NUMARASI : 2009/31-2013/312Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.01.2009 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Davacılar, dava konusu Suçıktı Deresinden sulama ihtiyaçları karşıladıklarını, davalının 1. ada 2.. parsel sayılı taşınmazında açtığı kuyu nedeni ile derenin suyunun olumsuz etkilendiğini belirterek davalının suya elatmasının önlenmesini istemişlerdir. Davalı vekili, davalı tarafından açılan kuyu ile Suçıktı deresinin farklı güzergahta olduğunu, kazı işlemleri için izin alındığını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir.Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK. md. 756/3).Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20 nci maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).Somut olayda, mahkemece mahallinde 19.09.2009 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan 26.10.2009 tarihli jeoloji bilirkişi raporunda davalıya ait 29 parselde bulunan kuyuda su bulunmadığı, Suçıktı deresini etkilemeyeceği belirtilmiş, 16.09.2010 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan 22.09.2010 tarihli jeoloji bilirkişi raporunda davalının taşınmazındaki suyun debisinin keşif günü görülmediği ancak davacıların eskiden beri kullandığı dere suyunun davalının açmış olduğu kuyu nedeni ile etkilendiği ifade edilmiş, 24.01.2013 tarihli ek raporda da davalının arazisinde suyun debisinin keşif günü görülmediği, Suçıktı deresinde de su akışının olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece suların aktığı bir dönemde keşif yapılarak davalının açtığı kuyunun dava konusu Suçıktı deresininin suyunu etkileyip etkilemediğinin bilimsel yöntemlerle tespit edilerek hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.