Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3874 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12394 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.05.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, 719 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlardaki ...'e ait hisselerin 24.04.2014 tarihinde davalıya satıldığını, müvekkilinin satıştan... Noterliği'nin 25.04.2014 günlü ihtarnamesiyle haberdar olduğunu, önalım hakkına engel olmak için satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, keşifte belirlenen bedel ve masraflar depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.Somut olayda; davacı tanığı ... görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığını ancak davalı ... ve eşinin hisseyi 21.000,00 TL'ye aldıklarını, şuf'ayı engellmek için bedeli yüksek gösterdiklerini söylediklerini ifade etmiştir. Davacı tanığı ... pay satışı yapan....'in avukatının kendisine bizzat satışın 21.000,00 TL'ye yapıldığını söylediğini belirtmiştir. Davalı tanıkları ... ve ... davalının evi aldıktan sonra birtakım masraflar yaptığını beyan etmişlerdir. Mahalli bilirkişi ... davalının eşi ...'in dava konusu yeri 20.000,00-30.000,00 TL arasında bir fiyata aldıklarını söylediğini, hatırladığı kadarıyla 24.000,00 TL ya da 26.000,00 TL dediğini yakın zamanda kendisinin çarşıya daha yakın bir yerde 6,5- 7 dönüm taşınmazı 43.000,00 TL'ye aldığını, dava konusu taşınmazın eski sahibinin bu yeri 30.000,00 TL'ye satışa çıkardığını, 25.000,00 TL'ye alınır şeklinde konuşulduğunu sonradan davalıya bu civarda bir miktara satıldığını duyduklarını beyan etmiştir. 05.02.2015 tarihli inşaat bilirkişisi ek raporunda taşınmazlarda davalıya ait payların bedellerinin toplamının 28.980,06 tl olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Keşif sonucu düzenlenen rapor bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamak için tek başına yeterli olmayıp davacının diğer delilleriyle de doğrulanmadığından 24.04.2014 tarihinde davalı ...'e 100.000,00 TL'ye pay satışına dair işlemde davacı bedelde muvazaa yapıldığına dair iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu itibarla mahkemece, davacıya resmi senette gösterilen taşınmaz pay bedelleri ile davalı tarafından yapılan tapu harç ve masrafları toplamı üzerinden önalım hakkının kullanıp kullanmayacağı sorularak depo edilmesi için davacıya uygun bir süre tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen husus gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.