Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 370 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 6673 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiAsıl dosyada davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.11.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilen dosyada davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 28.11.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; birleştirilen davanın reddine dair verilen 05.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl dosya davalısı ve birleştirilen dosya davacısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RAsıl dosyada davacı vekili, davacıya ait 253 parsel sayılı taşınmazın 500 m2'lik kısmının davalı tarafından yol olarak kullanıldığını belirterek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiştir.Birleştirilen dosyada davacı vekili, 253 ve 254 parsel sayılı taşınmazların önceden bir parsel olduğunu, ifraz edildiğini, davacıya ait 254 parsel sayılı taşınmazın yolla bağlantısının bulunmadığını belirterek 254 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı talep etmiştir. Mahkemece, ilk olarak asıl dosyada davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, davacı-birleştirilen dosya davalısı ... vekilinin temyiz talebi üzerine hükmün, Dairemizin 28.04.2014 tarih, 2014/4607-5398 E. K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir../..2015/6673-2017/370 -2- Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, “birleştirilen davanın reddine” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.