MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.10.1997 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece 16.03.1999 tarihli ve 1997/1383 Esas, 1999/333 sayılı Karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 15.12.2009 tarihli ve 2009/6555 Esas, 2009/11117 sayılı Kararı ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine, önalım bedeline ilişkin temyiz itirazları yönünden ise "dava 31.03.1993 tarihinde yapılan pay satışı nedeniyle 17.10.1997 tarihinde açılmış olup, uyuşmazlığın satış tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Kanunu Medenisi'nin önalım hakkını düzenleyen hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Önalım hakkına konu edilen pay 31.03.1993 tarihinde davalıya 3.200.000,00 TL bedelle satılmıştır. Dava 17.10.1997 tarihinde açıldığına göre satış tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçtiğinden enflasyon ve diğer objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekir. Davacı paydaşın ekonomik ve objektif nedenlerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin tapuda gösterilen bedelden payın tescilini istemesi Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Açıklanan nedenle önalım hakkının kullanıldığı tarih itibariyle payın değerinin tespit edilip bu bedelin yatırılması için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden önalım hakkının tanınması doğru değildir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava konusu 2632 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dosya içerisindeki 03.02.2014 tarihli tapu kaydından ve yine dosya içerisndeki 25.06.1998 tarihli ve ...yevmiye numaralı resmi senetten anlaşılacağı üzere davacılar ... ve... dava konusu taşınmazdaki paylarını 25.06.1998 tarihinde yapılan satış işlemi ile...'a temlik etmişlerdir. Böylece davacıların dava konusu taşınmazdaki paydaşlıkları sonra ermiştir. Dava sırasında davacı tapuda kayıtlı olan bu payını üçüncü bir şahsa satarak hukuken taşınmazdan ilgisini kesmiştir. Müşterek mülkiyet nedeniyle doğan kanuni önalım hakkı müessesinin mahiyeti icabı ancak müşterek mülkiyet münasebeti devam ettiği sürece mevcuttur. Davacı sonradan paydaşlık sıfatını yitirdiğine göre önalım hakkını kullanmaya devam edemez. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 15.12.2009 tarihli ve 2009/6555 Esas, 2009/11117 Karar sayılı bozma ilamında davalının sair temyiz itirazlarının reddine, sadece önalım bedeli yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazda önalım hakkını kullanan davacıların dava sonuna kadar paydaşlıklarını devam ettirmeleri gerekir. Önalım hakkını kullanmak için dava açan paydaşın yargılama sırasında taşınmazdaki payını temlik etmesi halinde önalım hakkı sona erer. Bu nedenle bozma ilamı davacılar yönünden usûli kazanılmış hak oluşturmaz. Davacıların dava konusu 2632 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paydaşlıkları sona ermiş olduğundan, dolayısıyla önalım haklarını kullanmaya devam edemeyeceklerinden mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.