MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/07/2013NUMARASI : 2012/320-2013/281Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.01.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı M.. T.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.03.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekilleri Av. N.. C.. ile Av. R.. Ü.. geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, ön alım hakkına dayalı olarak dava konusu 1.. parselde 2/8 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davalı fiili taksimin mevcut olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu 1.... parselde davacı M.. K.. 1/8, davalı M.. T.. ise 2/8 paya sahiptir. Taraflar dışında taşınmazın 2/8’er hissesi M.. K.. ve S.. K.., 1/8 hissesi de M.. E.. adına kayıtlıdır. Davalının taşınmaz paydaşlarından G.. K..’den dava konusu 2/8 hisseyi 18.01.2008 tarihinde satış suretiyle edinmesi sonrası taşınmazda paydaş olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, ilk keşif sonrası düzenlenen fen bilirkişi krokili raporunda dava konusu taşınmazın üç paydaş tarafından kullanıldığı ve davacının zeminde kullandığı bir yerin olmadığı belirtilmiş ise de, yapılan ikinci keşifte özellikle davalı tanığı M.. Y..’ün fiili kullanıma ilişkin tutarlı ve ayrıntılı beyanına uygun olarak düzenlenen 12.06.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu payın bulunduğu taşınmazın krokide A harfli kısmının davalıya pay satan G.. K.., D harfli kısmının da davacı M.. K.. tarafından kullanıldığı ve davacının önceki paydaş zamanında bu kullanıma karşı çıkmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının önalım hakkının kullanılması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.