Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3646 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11809 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.11.2013 gününde verilen dilekçe ile irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davalı, lehine irtifak hakkı tesis edilen 101 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davacının bir hakkı bulunmadığından davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacıya ait taşınmazda mevcut hali ile davalı tarafından müdahalede bulunulan bir alan olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davacı vekili, ruhsat sahibi olduğu doğal kaynak suyu işletme tesisine kaynak sağlayan su borularının geçtiği 101 ada 1, 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde 101 ada 7 parsel sayılı taşınmaz lehine irtifak hakkı tesis edildiğini, davacı şirkete ait su borularına ve elektirik direğine zarar veren davalının davacının irtifak hakkına müdahalesinin önlenmesini istemiştir.İrtifak hakları, taşınmaz üzerinde hak sahibine o taşınmazdan yararlanma yetkisi sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İrtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulur.Somut olaya gelince; dosyada mevcut tapu kaydına göre, 101 ada 7 parsel sayılı taşınmaz lehine 101 ada 1, 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde senette belirtilen miktarlarda 49 yıllığına irtifak hakkı kurulmuştur. Lehine irtifak kurulan 101 ada 7 parsel sayılı taşınmaz dava dışı ... adına tescilli olup dava tarihinde davacının taşınmaz üzerinde ayni ya da şahsi hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının irtifak hakkına dayalıelatmanın önlenmesi davası açma hakkı olmadığından davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi ve davanın husumet yönünden reddi nedeniyle yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılması gerekirken, değişik bazı gerekçelerle davanın reddedilmiş olması ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün dördüncü bendinin tamamının hüküm sonucundan çıkarılmasına, hükmün beşinci bendinin hükümden çıkarılarak yerine "5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," cümlesinin yazılmasına, hükmün altıncı bendinin hüküm sonucundan çıkarılarak yerine "6-Davalı tarafından yapılan toplam 32,00 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine'' cümlesinin yazılmasına, hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.