Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3644 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16342 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/09/2013NUMARASI : 2011/331-2013/380Davacı Y..-B.. Y.. ve Kar Mücadele Araçları San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından, davalı C.. Kuruyemiş Gıda San Tic. Ltd. Şti. aleyhine 13.06.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 18.03.2014 günü için yapılan tebligat üzerine gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _Davacı, Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/24 sayılı dosyasıyla maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmaza komşu .. parsel sayılı taşınmazdaki toprak kayması nedeniyle oluşan zararın tespit edildiğini bu tespit sırasında zararın önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlerin de belirlendiğini, davalı bu önlemleri almadığından tarafından yerine getirildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 50.000 TL bedelin faiziyle alınmasını istemiştir.Davalı, zararın giderilmesi için davacı tarafından talep olunan bedeli icra kanalıyla ödediğini, taşınmazı dava dışı üç??ncü kişiye devrettiğini, istenen bedelin fazla olduğunu, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak nitelendirilen kişiler biçimsel açıdan o davanın tarafıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilmez. (Prof.Dr.Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı s.266)Somut uyuşmazlıkta, 5 parsel sayılı taşınmaz, davalı adına tapuda kayıtlı iken 09.03.2010 tarihinde satış nedeniyle dava dışı üçüncü kişi adına tescil edilmiştir. Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/24 sayılı tespit dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu ile davacıya ait 3 parsel sayılı taşınmazda toprak kayması nedeniyle oluşan zararın miktarı belirlenmiştir. Davacının bu tespite dayanarak açtığı zarar giderimi davasında hüküm altına alınan bedelin davalı tarafından Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2011/584 ve 585 sayılı dosyalarına yatırıldığı görülmektedir.Davaya konu duvarın ise davacının sunduğu faturaya göre 21.08.2010 tarihinde yani 5 parsel sayılı taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devrinden sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ileride doğabilecek zararların önlenmesi için yaptırılan istinat duvarı TMK’nın 750 ve 720. maddeleri uyarınca yeni malikin katlanması gereken bir yükümlülüktür. Dolayısıyla, taşınmazın üçüncü kişiye devrinden sonra istinat duvarı yapılması nedeniyle açılacak tazminat davasında davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.