Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3626 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11878 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.10.2011 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 21.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar, 304 ada 26 parsel sayılı taşınmazı murisleri ...’ın 1979 yılında davalılar murisi ...’dan satın aldığını, murisleri tarafından taşınmazın üzerine iyiniyetle yapılan yapının değerinin taşınmazdan daha fazla olduğunu, arsa payının bedeli karşılığında TMK’nın 724. maddesine dayanılarak davacılar adına tescilini, olmadığı takdirde üç katlı taşınmazın tüm eklentileri ile davacıların murisi adına ait olduğuna karar verilmesini veya binaların dava tarihindeki değerinin tespiti ile tahsilini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme tapu iptali ve tescil ile tazminat taleplerinin reddine, binanın 2. katının davacıların murisi ...’a ait olduğunun tespitine karar vermiştir.Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tespit veya tazminat istemine ilişkindir.TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK’nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmaz üzerinde 3 katlı bina mevcut olup bu bina yapıldıktan sonra, davacıların murisi ..., annesi ...’dan 1979 yılında taşınmazı satın almıştır. Söz konusu satış nedeniyle muris ...’ın diğer mirasçıları, muris ...’in mirasçılarına karşı muvazaa nedeniyle ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2010/107 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığı, yargılama sonucunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ile Mürüvvet mirasçıları adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Mevcut delillere ve tüm dosya kapsamına göre davacıların murisi ...'in iyiniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. İyiniyet koşulu gerçekleşmediğinden diğer koşulların araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Davacıların murisi ...’in iyiniyetli olmadığı, dolayısıyla TMK’nın 724. maddesi uyarınca lehine tescil koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak taşınmaz üzerinde bulunan binanın ikinci katının davacıların murisi ... tarafından yapıldığı anlaşıldığından asgari levazım bedelinin bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek davacılara ödenmesi gerekirken, ikinci katın davacıların murisine ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.