Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3541 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16964 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.04.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 31.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_K A R A R_Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, 2789 ada 28 parsel sayılı taşınmazda 16267/18760 payın dava dışı paydaşlar adına kayıtlı iken 01.04.2013 tarihli akit ile ...'ye 80.000,00 TL bedelle satıldığını, daha sonra 15.04.2013 tarihli akit ile de davalıya 200.000,00 TL bedelle satıldığını, 15.04.2013 tarihli akitte satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini belirterek davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, muvazaa iddiasının ileri sürülemeyeceğini, iyiniyeti 3.kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek 01.04.2013 tarihli akitteki satış bedeli ve tapu masrafları ile birlikte 83.375,00 TL depo edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Önalım davalarında davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir.Somut olayda, davacı 15.04.2013 tarihli akte karşı bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş ise de dava tarihinin 18.04.2013 olması yani ikinci akitten sonra dava açılmış olması nedeniyle 01.04.2013 tarihli ve 15.04.2013 tarihli akitler arasındaki satış bedeli farkına dayanılarak bedelde muvazaa iddiası ileri sürülemez. Ancak, 15.04.2013 tarihli akitteki satış bedelinin muvazaalı olarak gerçek satış bedelinden yüksek gösterildiği gerekçesiyle muvazaa iddiasında bulunulabilir.Yargılama sırasında davacı tanıkları dinlenmiş ise de tanıklar bedelde muvazaaya ilişkin beyanda bulunmamışlardır. Dava konusu payın değerinin belirlenmesi açısından mahallinde keşif yapılarak tanıklar bu konuda yeniden dinlenmeli, bedelde muvazaa iddiası ispat edilemediği takdirde davacıdan 15.04.2013 tarihli akitteki satış bedeli üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile 01.04.2013 tarihli akitteki bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.