MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.04.2005 gününde verilen dilekçe ile tazminat asıl ve birleştirilen davalarda yapılan duruşma sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili ve duruşmasız olarak davalı belediye vekili, davalı ... vekili, davalı ... mirasçıları vekili, davacılar ... ve ... vekili, davacı ... vekili, davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 31.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar ..., ..., ... vekili Av. ... ile davalı ... mirasçıları vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_Davacılar, paydaşı oldukları taşınmaza komşu taşınmazda davalıların önlem almadan yaptığı hafriyat çalışması nedeniyle taşınmazlarında zarar oluştuğunu, yıkım tehlikesi nedeniyle taşınmazlarının boşaltıldığını ileri sürerek, davalılardan tazminatların tahsilini istemişler; birleştirilen davalarda da husumeti diğer davalılara yönelterek tazminat miktarlarını artırmışlardır.Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekilleri ile bir kısım davacılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.6100 sayılı HMK’nın “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere; “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.”Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”Somut olayda, temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmalı temyiz eden davalı ...’a verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.