Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3510 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10177 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.08.2002 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davaya konu taşınmaz hissedarlarının tamamının davaya konu taşınmazda yer kullanmadığı ve bütün hissedarlar tarafından oluşturulmuş bir fiili taksim olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince; tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazda ... ve ... ailelerinin kullandığı yerlerin ayrıldığı ve her iki ailenin eylemli paylaştıkları kısımları kullandığı, davacının hissesinin ölünceye kadar kardeşi ... tarafından sürüldüğü ve ...'ın ölümünden sonra davacının kendisine düşen kısmı kiraya vermek suretiyle kullandığı, aynı şekilde davalıya pay satan ...'un da fiilen kullandığı kısmın bulunduğu ve bu şekilde dava konusu taşınmazda davacı ve davalıya yer satan ... arasında eylemli bir paylaşmanın mevcut olduğu anlaşılmaktadır.Hükmün gerekçesinde tüm paydaşları kapsayan fiili taksim bulunmadığı belirtilmiş ise de önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Yukarıda açıklandığı üzere davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekide karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.